Bir meseleyi akıl, mantık, edep ve terbiye, ilim ve fen noktasından müzakere ve istişare etmek başka şeydir. Şahsi çekişme ve emellerle partizanlık etmek başkadır. Birincisi faydalı, ikincisi fena ve zararlıdır.
Sultan Hamid'in çok beğenip takdir ettiği yazarlardan biri Ahmed Midhat Efendi idi. Ciltler dolusu roman, hikaye, masal yazan Ahmed Midhat Efendi için "Usanmaz bir gayretle bilginin yayılmasına çalışır." derdi.
“İnsanda yanlışlık olmaz. Yanlışlık ya kasten olur ya da dikkatsizlik sonucunda ortaya çıkar. Kasten yapılan yanlışlık cezayı gerektiren bir suçtur. Dikkatsizlik neticesinde meydana gelen yanlışlığın suçu o dikkatsizliği yapana aittir. Dikkatsizlik mazeret sayılabilir mi?"
Gençlik tamamıyla çökmüş, kara bir cehalet ortalığı kaplamıştı. Fikir ve vicdanlar ya baskı altında yahut bin türlü tehlike korkusuyla bir köşedeydiler.
Sultan Hamid ile Said Paşa birçok yönlerden birbirlerine benzerlerdi. Bu benzeyiş onları birbirine yaklaştırırdı. Bu durum Sultan Hamid'in şehzadelik yıllarında başlamıştı. Abdülhamid Efendi, bu fevkalâde zeki adamın kendisine çok lâzım olacağını daha o vakit anlamıştı.