Yahudiler bu kapıya Doğu ya da Nikanor Kapısı demiştir. Hristiyanlar ise Elçilerin İşleri'nde geçen Güzel Kapı olabileceği düşüncesiyle Altın Kapı demiştir. Araplar Babü'z-Zahiriyye olarak anmıştır. Ancak en yaygın olan ismi Rahmet ve Mağrifet Kapısı ismidir.
Mescid-i Aksa Ulucamii'ne sırtımızı verdiğimizde, Kubbetü's-Sahra sol kolumuzda kalacak şekilde ilerleyince bir yeraltı geçidinin ağzıyla karşılaşırız Aksa avlusunda. Halk arasında Mervan Mescidi ya da Süleyman Ahırları isimleriyle meşhur olmuş bu yeraltı mahzenleri yine kutsalların savaş alanı gibidir. Her medeniyet bu mekân üzerinde kendine bir pay çıkarmaya çalışır. Yahudilerin, Hristiyanların, Müslümanların farklı farklı iddiaları vardır
İnsanlar bir mekânı benimsediğinde bütün kutsallarını buraya taşıma çabası güderler. Yine İslami kaynaklarda Hz. Meryem'in bu mekânda doğum yaptığı da söylenmektedir (Hristiyanlar doğumun Beytü'l-Lahim'deki bir mağarada gerçekleştiğine inanırlar). Hatta bu odanın kolonlarından birinde, bir elin iki parmağının kolonu sıkmasıyla oluştuğuna inanılan bir iz görülmektedir. Bu izin, Hz. Meryem'in doğum sancısı sırasında kolonu tutarken meydana geldiğine inanılır.
Filistin'de zor zamanların yaşandığı şu günlerde olayları daha iyi analiz edebilmek ve Filistin davasına daha şuurlu yaklaşabilmek isteyenler için üç kitap önerisinde bulunmak istiyorum.
1. Amir Şemmah tarafından yazılan Şehit Şeyh Ahmet Yasin'in biyografikitabı. Şehit Ahmet Yasin tekerlekli sandalyede felçli olmasına rağmen İsrail füzeleriyle öldürülüyor. Kitabını ise "Allah'ım ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum!" diyerek bitiriyor.
Ümmeti Uyandıran Şehit Şeyh
2.Talha Uğurluel'in Kudüs kitabı. Bu kitap iki ciltten oluşuyor. Zengin resim ve tarihi içeriğiyle Kudüs'ü gezmiş hissi veriyor. Türklerin Kudüs ile kesişen tarihine ışık tutuyor.
Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa
3.Abdullah Galib Bergusi'nin Yoldaki Mühendis adlı kitabı. Filistin tarihindeki en çok hapis cezasına çarptırılmış Filistinli komutanın hayatını anlatıyor. Filistinlilerin yaşadıkları zorlukları ve hapishanelerde yaşanan zulüm ve işkencelerin ayrıntısını öğrenmemizi sağlıyor. Bu kitap da iki ciltten oluşuyor.
Yoldaki Mühendis
İstifademiz bol olsun! Özgür Kudüs'te görüşmek duasıyla...
1187'de Selahaddin Eyyübi'nin Kudüs'ü fethiyle Kubbetü's-Sahra'daki Hristiyan sembolleri kaldırılır. Yapının içindeki İslami kalem işleri yenilenir. Bugün Kubbetü's-Sahra içinde gördüğümüz ahşap ve sıva üzeri süslemelerin hemen hepsi Eyyübilerden kalmadır.
"Hasan Onbaşı bizdendi... O halde unutulmak kaderi idi. Öyle de oldu zaten. Aramadık ki bulalım.Bulunamazdı zaten. O ki göklere baş vermiş bir ulu selvi idi. Ve bizler ki başımızı kaldırmış olsak bile, uzandığı feza ufkuna yetişemeyecek cılız otlara dönüşmüştük. Biz, sadece unuturduk. Unuttuğumuz diğerleri gibi... O nöbet noktasındaki elmas manayı da unutmuştuk."