"Sana söyleyecektim."
"Söylemedin." (Ve şimdi söylüyordu. Tam yazın ortasında ve çok yıllar sonra. Yitirecek ve yitirilecek hiçbir şeyleri kalmadıktan sonra. Eskimişlikleri, unutulmuşlukları ve yaşlanmışlıklarıyla baş başayken. Kadınların bu kadar acımasız olduklarını bilmezdi. Öğrenmişti.)
"Allahaısmarladık!" (Kırık ve solgun bir Allahaısmarladık! Yaşlı, yitik ve eski. Evet, Allahaısmarladık!)