Benim için 2019 yılı Şubat ayında hava durumu karlı olmak yerine farklı yazarlarla doluydu. Annemle laf dalaşı ederek (:D) başladığım yeni videomda şubat ayında okuduğum kitapları yorumladım kısaca : youtu.be/eHZFlxwsG8Y
Bu kitaplar:
1-
Londra'da sokaklar tertemizdir, Londra sokaklarındaki bütün çöpler Pencap sokaklarına süpürülür. Her Ingiliz aristokratının kibarlığında bir Hindu dilenci yaşar. Her Sih cesedinde, her cami bombalamasında, kopan her Hindu bacağında bir parça İngiliz konukseverliği vardır.
Doğanın cesetlere karşı istikrarlı bir duyarsızlığı var-
dır. Toprak, ölen askerleri, büyük komutanların dahice planlarını, şanlı fetihleri büyük bir sinizmle izler ve olay sona erdiğinde her şeyin üzerini örter. Geriye yüz binlerce madalya, binlerce kahramanlık öyküsü,
savaş tarihi müzeleri, tarih kitaplarına yazılanlar kalır. Bir de anıtlar vardır, gelecek savaşlardaki ceset kotasını garantilemek için...
Adımı sormayın; o kadar çok ismim oldu ki herhangi bir dilden aklınıza gelen herhangi bir isimle hitap edebilirsiniz bana. Binlerce şey
oldu; binlerce yıldır yaşayarak, değişik yerlerde ölümün binbir biçimiyle yüzleşerek hiçbir ölümlünün tek başına biriktiremeyeceği bir sürü şey öğrendim. Bir melek ya da bir şeytan değilim, sizler gibiyim, sadece sizlerden daha ölümlüyüm, sizler sadece bir kez ölebiliyorsunuz, farkımız bu... Binlerce unvanım, milyonlarca mezarım oldu. 20 - 30 kişilik kabile savaşlarından milyonlarca ölülük modern savaşlara kadar sayısız savaşta bulundum. Toprağın etlerini soymaktan yorulduğu ellerime mızraktan makineli tüfeğe dek bütün silahlar geçti. Tanrı beni,
sanki insanlığın savaş tarihine içerden tanıklık etmem için yaratmış ve karası olmayan tarih okyanusunun ortasında yapayalnız bırakmıştı.
Her dilde bir adım, her tonda bir deri rengim oldu, her inancın mümini oldum; karşısında savaşmadığım hiçbir inanç da kalmadı... Bir önce uğruna savaştığım inanca karsı, bir sonra kılıç çektiğim çok oldu. bir adanmışlıkla binlerce ölü bırakarak işgal ettiğimiz şehirleri, bir sonraki yaşamımda yeniden işgal ettik, aynı şehri sonradan aynı iştahla
savundum. Kime karşı ya da kimin için savaştığımı, o anda yaşadığım hepsi tek bir yaşam ve tek bir ölüm hakkına sahip olan hayatlarından
yer belirliyordu. Nasıl var olduğumu ben de bilmiyorum; sadece vazgeçmiş binlerce savaşçının o anlaşılmaz kararlılığının ortasında
adımlarımı onlara uyduruyordum; hepsi bu...