Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teresa de Avila

Teresa de AvilaTeresa De Avila yazarı
Yazar
8.5/10
2 Kişi
1
Okunma
0
Beğeni
400
Görüntülenme

Teresa de Avila Gönderileri

Teresa de Avila kitaplarını, Teresa de Avila sözleri ve alıntılarını, Teresa de Avila yazarlarını, Teresa de Avila yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
2.bölüm Ruhun Tanrı'yla birleşme durumunda, ruh ipek kozalığından çıkan bir kelebeğe benzer. Kişinin birleşme durumundan çıktıktan sonraki yeni durumu. Dünyaya karşı duyduğu tiksinti ve yaşamı terk etme duygusu. İnsanın mahvı karşısında duyduğu acılar. Dünyadan bıkmış olan ruh, kurtulmayı şiddetle arzular. Dünyada kalmak ve dünyaya katlanmak ruha büyük bir acı verir,acısını dindiren tek şey Tanrı'nın onu bu dünyada kalmasını istediği düşüncesidir. Bu da yeterli değildir,çünkü sözünü ettiğimiz bütün aşamalara rağmen ruh hala Tanrı'nın iradesine tamamen tabi değildir, bununla birlikte boyun eğer, ama çok büyük bir acıyla ve gözyaşı dökerek; daha fazlasını yapamaz,çünkü daha çok güç almamıştır. Teresa de Ávila içimizdeki şato
Her şey onu yorar, çünkü yaratılmışların kendisine gerçek huzuru veremeyeceğinin bilincine varmıştır.
Reklam
Bizden istediği tek şey vardır, o da Kendisine boyun eğen bir irade.
Tanrı'nın daha yüce başka lütuflar bahşedebileceğine ve zaman zaman yarattıklarıyla özel bir iletişim kurmak istediğine inanmayan kişi ruhunun kapısını böylesi lütuflara iyice kapatmış demektir.
Dünya zevkleri bir bakıma duyuları yalnızca yüzeysel olarak etkiler, oysa yüce sevinçler insanın iliklerine işler
Meditasyonun dinginlik halinde kişi yarı uyuklar haldedir; tam olarak uyumaz, tam olarak uyanık halde de değildir. Meditasyonun birleşme halinde ise kişi Tanrı karşısında tam uyanık, dünyaya ve kendisine karşı uyur hatta derin bir şekilde uyur haldedir. Teresa de Ávila içimizdeki şato
Reklam
Tanrı hiç kimseden yüce zenginlikler elde etmek için imkansız şeyler yapmasını istemiyor, Tanrı herkesin elinden ne gelirse onu yapmasını bekliyor. Teresa de Ávila içimizdeki şato
Tanrı insan ruhunu soylu yarattı. Tanrı’nın bulunduğu odaya kabul edilmiş ruhlar için bile kendini tanıma gereklidir,ne kadar yükselseler bile bundan asla vazgeçmemelidirler. Hem zaten isteseler bile bundan vazgeçemezler. Kendini tanımayla uğraşan ruh zaman zaman Tanrı'nın yüceliğini ve büyüklüğünü görebilmek için atılımlar yapacaktır. Orada kendi içindeyken kendi zavallılığının fazlasıyla farkına varacak ve şatonun kendini tanımaya ayrılan ilk odalarında kendisiyle birlikte girmiş sürüngenlerden daha az rahatsız olacaktır. Tanrı bir insanın kendi kendisini tanımaya çalışmasını sağlayarak ona büyük bir iyilikte bulunmuş olur. Öteki odalara uçmaya kalkmadan önce insanın kendini tanımaya çalıştığı odaya girmeye çabalaması çok daha güzel ve iyi birşeydir. Çünkü öteki odalara giden yol buradan geçer. Düz ve güvenilir bir yolda yürümek varken uçmak için kanat istemek niye? Ancak bana göre Tanrıyı tanımaya çalışmadıkça hiç bir zaman kendimizi tanımayı başaramayacağız.
Şatonun odaları birbirinin arkasında sıra halinde daireler olarak düşünmemelisiniz. Bakışlarınızı merkeze doğru yöneltin. Orası kralın oturduğu kral odasıdır. Bu odalar biraz "palmitoya" benzerler. Palmitonun içindeki meyvesine ulaşmak için çevresindeki kabukları tek tek soymak gerekir. Aynı şekilde, merkezdeki odanın çevresinde de çok sayıda oda bulunmaktadır. Üstünde de birçok oda var. Ruhun odalarından söz ederken genişliklerini, büyüklüklerini göz önüne almak gerekir. Aşırılığa kaçmaktan kaçınmayalım, ruhun kapsama gücü hayal edebileceğimizin çom üstündedir. Kısacası, bu şatonun her bir bölümü bu sarayda oturan Güneşin ışınlarını alır.
Kaynak ya da isterseniz ruhun merkezindeki ışıldayan Güneş diyelim parlaklığından ve güzelliğinden hiçbir şey yitirmez. Orada Kalmaya devam eder ve hiçbir şey onun güzelliğini bozamaz. Güneşe karşı tutulan bir kristal parçasının kalın koyu renk bir kumaşla kaplandığını düşünelim. Güneş, ışınlarını bu kumaşa göndermeye devam edecektir. Ancak ışınlar kristale ulaşamayacaktır.
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.