Tevfik Taş, 1962 Erzincan, Çayırlı Ördekhacı Köyü. Türk şair ve yazar.
1992 Truva Folklor Araştırmaları Şiir Ödülü'nü aldı ve bu ödülünü aynı günlerde hapse girmek üzere olan Haluk Gerger'e verdi. 2003 yılında Türk Tabibler Birliği'nin 2 Temmuz'da Sivas Madımak Otelinde yakılarak öldürülen doktor ve şair Behçet Aysan adına verdiği şiir ödülünü aldı.
Kuruluşunda bulunduğu Evrensel Kültür dergisi, Evrensel Kültür Merkezi, Gerçek dergisi, Evrensel Gazetesi'nde yazarlık ve yöneticilik yaptı.
2004 yılında Homeros Şiir Ödülü'nde jüri Özel Ödülü'nü aldı. Atlas dergisinin yazarı ve editörüdür. Halen aylık yayınlanan Kaldıraç Dergisi'nde de makaleleri yayınlanmaktır.
Sivas’ın İmranlı ilçesinde, 1959’da doğan Kamber Ateş, Ankara’da üniversite son sınıf öğrencisiyken 11 Temmuz 1980’de iki arkadaşıyla birlikte korsan eyleme katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınmıştır. O muazzam “yargılamalar” sonucu Halkın Kurtuluşu örgütüne mensup olduğu “sabit görülmüş” ve altına dizilen suçlarla müebbet hapis cezasına
Televizyon dünyasının sunucularından biri olarak Müge Anlı, Van’da meydana gelen depremin sabahında ekrana çıktı ve önce yardım talebinde bulunur gibi yaptı:
“Biz vadandaş olarak el ele verelim. Çadır üretenler de çadır gönderecektir elbet” gibi sözler söyledi ve arkasından ekledi: “Her fırsatta, küçücük çocukların eline taş verip polise, mehmetçiğe attıranlar, devleti sadece zor günlerde beklemesinler... Canınız istediği zaman taş atıyor(sun)uz, dağlarda kuş avlar gibi avlıyor(sun)uz. Sonra zor günde de haydi Mehmetçik gelsin, haydi polis gelsin.”
Ey Bilenler
biliyor muydunuz açlıktan gözlerin ışıdığını siz
onlara susuzluktan puslar çöktüğünü
Ey Bilenler
siz biliyor muydunuz görse de annesinin ölüsünü insan
olmayacağını belki dökecek bir damla gözyaşı bile
Ey Bilenler
siz biliyor muydunuz, sabahları ölmek isteyip de
her akşam birden korku düştüğünü yüreğine insanın
Ey Bilenler
siz biliyor muydunuz, tek günün yıldan daha uzun olduğunu
tek dakikanın da koca bir ömürden
Ey Bilenler
siz biliyor muydunuz, bacakların gözlerden daha kırılgan olduğunu
sinirlerin de kemiklerden sert
kalbin daha dirençli olduğunu çelikten
siz biliyor muydunuz, ağlamadığını yol kenarında taşların
yalnız bir adı olduğunu dehşetin
yalnız bir adı olduğunu korkunun
siz biliyor muydunuz, sınır, gümrük tanımadığını acı çekmenin
hat hudut bilmediğini korkuların
bunları biliyor muydunuz
Ey Bilenler
CHARLOTTE DELBO
“Acı her coğrafyada aynı acıtır, acının rengi olmaz dedik. Kara gözlü çocuk, Yunus, omzunda bir babanın eliyle bakıyordu hayata… Biz, henüz ölmemişken uzatalım elimizi… Bu pazar günü maça gelirken elin boş gelme! Hayat getir biraz…Yedi yaşındaki Denizler naylon çadırlarda donarak ölmesin. Bu pazar günü maça gelirken umut getir! Getir ki, Öğretmen Yusufların cansız bedenleri değil, emekleri taşınsın eller üstünde… Bu pazar günü maça gelirken cebindeki bozuk parayı tamir ettir de gel. Kızılay’ın nezaretindeki kumbaralara sessizce düşsün kâğıttan armağanın… Beşiktaş’ımızın futbolcularının ve diğer branşlarında yapacağı katkılara ortak olup Van’ı ısıtalım. Bu pazar günü maça gelirken, hava durumuna aldanma sakın! Mevsim kış, ona göre gel... Fazladan ceketinle, kazağınla, atkınla, berenle… Üşüyen insanlarımız için kat kat kuşan da öyle gel… 10 gün boyunca Kazan’ın yanında kurulacak yardım masalarına montundan botuna, çocuk bezinden kuru bakliyatına varıncaya kadar ne getirebiliyorsan getir.” Böyle seslendi Çarşı forzabeşiktaş.com sitesinde.
İncelemem biraz uzun olacak şimdiden belirteyim. Kitabın adı gibi ben de incelememi iki bölüme ayırıp ilk önce ırkçılıktan daha sonra da depremden yola çıkarak sürdüreceğim. Depremi sona bırakmak istiyorum çünkü bilinçli insanlar ırkçılığın sonuçlarını vs. zaten biliyor ve bu konu üzerinde duruyor ancak deprem bilinçli insanlar tarafından bile pek
Hayalimdeki Dünya çok mu ütopik acaba? Evrensel Barışın hakim olduğu bir dünya çok mu İmkansız?
Hepimiz Adem Ve Havva çocukları değil miyiz?!
İnsanlar Neden Kabil ve Habil kutuplarına ayrıldı?
Soru değil aslında bunlar;sorun ve sitem içerir kelime kelime...
Bu kitabı aslında, Marmara Depremi Yıldönümüne denk getirip okumak istedim. Kitap her ne
Atlas dergisinin 2015 Temmuz ayı eki olarak elime geçen bu kitabı tam yedi sene sonra okudum. Kısa ama çok etkileyici bilgiler verilmiş, çok beğendim herkezin mutlaka okumasını öneririm. Ben aynı zamanda tarihçi olduğum için de, bildiğim bir çok şeyi tekrar bana hatırlatması adına çok faydalandım. Anadolu tarihi ve kültürü anadoluyu 50 simge etrafında anlatılmış. Ben 17 tanesini bizzat görmüştüm…