Kendilerine dev aynasında bakmakta ve kendilerini daha kıymetli görmekte, giydikleri pahali kiyafetler nedeniyle kendilerine saygi gösterilmesi gerektigini düşünmekteler.
Say Yayınları'nın baskısı özelinde konuşmak gerekirse kitabın anlaşılabilmesi(!) konusunda kafayı yemişler. Kitaptan önce uzunca bir giriş vardı. Ütopya fikrinin geçmişinden, dönemin olaylarından falan bahsediyordu. Bu tarz girişleri seviyorum, kesinlikle faydalı oluyorlar. Yalnız bu sefer, belki de kitabın içeriği gereği aşina olmadığım
İnsanlar mutluluğunu kendi rahatı üzerine değil başkalarının acıları üzerine kurmayı seçmiştir hep. Öyle ki ezip acı çektirebileceği kimse bulamazsa Tanrıça olmaktan bile tatmin olmaz.
Asilzadelere, kuyumculara, dalkavuklara, diğer aylaklara ve aşağılık zevkler peşinde koşanlara bol keseden varlık dağıtan haksız ve nankör toplum; çiftçi, madenci veya demircisi olmadan nasıl ayakta kalır?
Devletin geliri hiçbir zaman haksızca paylaştırılmaz. Ülkede ne yoksula rastlanır ne de dilenciye. Kimsenin hiçbir şeyi olmadığı halde herkes zengindir. Bir insanı güvenli, neşeli ve tüm kaygılardan uzak bir yaşam sürebilmekten daha zengin kılan başka ne olabilir ki?
Pastanın büyük parcası en kötülerin payına düşer- mutluluktan da söz edilemez, zira bütun her şey azinlık bir kitle arasında paylaşılır. ( bu azınlık kitlenin bile mutlu olduğu söylenemez)