Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli
Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına
Sesinde bunca yağmur birikmiş
yeryüzü iki sokak ötende
zaman oradan karışıyor hayata
yorgun göğsünün üzerinde kuşlar
kıpır kıpır.
ağacın kalbi kabuğunda
gökyüzü bulutun tașıdığı mavi
rüzgâr kimbilir nereden gelir
yarı yarıya bölüşüyoruz bir günü
yerle gök arasında.
bunca uykusuz ağaç varken
orman bir başına kalmış gecede
oturmuş bizi bekliyor yağmur
bir hayâlden çıkmış gibi dalgın
ve tedirgin kendine.
İşmar ettin çünkü vardı hayatta
üstüne sinen iştahın acelesi
dalları bırakıp ağaca gittin.
kalbin; kimsesiz bir akşamüzeri
kaldı kırılgan kovuğunda
bilmedin unutmak nedir, niyedir
yüzünde lekesi var șimdi ağacın
bir dizeyle açılmış geniș alnına
"toprak; bunca sözü dal eden"
utanma bir rüyâdan, bir hayâlden
bașımı dik tut yine, gönlünü eğ
yüz verme murdar hayata ey
az șey değil, çünkü ölüsün sen.