Ona ait olduktan sonra hayatım değişmedi değil… Ama kurtulamadım yine tuhaflığımdan… O uyuduktan sonra yalnız kaldım bu sefer… Ben de uyumalıydım onunla… Uyusaydım düzelirdim belki… Fırsat vermedim kendime beyler… Olmadı işte. Onu uyutup kendimle yalnız kaldım…
Siz bu masadan kalkıp karılarınızın, sevgililerinizin koynuna girince benden kurtulabilirsiniz ama ben kurtulamadım kendimden karımın koynunda bile… Herkesi uyutup kaçtım kendime… İyi de bok yedim…
"...kendimi eleştiren kendim ile ilk defa o gece karşılaşmıştım ve bu karşılaşma hayatımda var olduğunu düşündüğüm birkaç parça lezzet kırıntısını da aldı götürdü."
"Bugünün yaşanacağını da adım gibi biliyordum... Onu da ölüme terk etmek zorundaydım...
Geçmiş yılları bir kenara bıraktığımda benden üç gün önce başladı o ölmeye. Yıllar sonra, üç gün önce…
Tıpkı yıllar önce bir erkek çocuğuna yaptığım gibi aynı kötülüğü şimdi de bir kız çocuğuna yapmıştım. O benden üç gün önce ölmeye başladı, ben otuz dört yıldır ölüyordum…
Bir başkası olsa benim için kesinlikle sorun olmazdı bu durum belki ama o kız benim kızımdı!"
"Ben, babam yanımdayken yürümeyi pek sevmezdim… Kucağında taşırdı beni hep. Bana, yürümeyi bir buçuk yaşında öğrendiğimi söylediklerini hatırlıyorum. Yanlış! Ben yürümeyi babam gidince öğrendim… Kimse yürürken benim kadar yorulmamıştır… Yürümek kimseyi beni yorduğu kadar yormamıştır. Yürümek zorunda olduğu için kimse benim kadar efkarlanmamıştır..."
2)
"...Herkesi uyutup kaçtım kendime… İyi de bok yedim… Ne olurdu uyusaydım Yiğit’ten önce? Ne olurdu kalkmasaydım o yataktan uyuttuktan sonra karımı? Beni neden benimle baş başa bıraktınız? Neden beklemediniz önce benim uykuya dalmamı? Neden izin verdiniz düşünmeme? Siz çok da güzel beceriyorsunuz… Bana düşünmemeyi neden öğretmediniz?"
"Hayatımı mahveden beş tane düğün gerçekleşti...
Babamın yıllar önce yaptığı, bir damatlık giyerek katıldığı düğün, içinde olduğum hayatın temellerini attığı için benim için ayrı bir yere sahip. Olmasaydı olmazdım. Keşke..."