"Aklımdan insanların fotoğraf çektirmelerinin yasaklanması gerektiği geçiyordu. Bir fotoğrafa bakmak bazen insana dayanılması güç acılar çektirebilirdi. Bu fotoğraflara bakmak da fazlasıyla canımı acıtıyordu… Onu görüyor ama dokunamıyordum. Bunu yapmak istiyor ama bu isteğe engel olamıyor, kocaman bir mahrumiyetin içinde boğuluyordum."
Apar topar terk edilmişti Yiğit’in evi tüm terk edişlerde olduğu gibi. Hiçbir terk ediş uzun sürmezdi, önceden uzun uzun düşünülüp planlanmazdı. Planlı olsa ayrılık olurdu. Ayrılık anlaşmalı, terk ediş ise ani olandı...
"Beni neden benimle baş başa bıraktınız? Neden beklemediniz önce benim uykuya dalmamı? Neden izin verdiniz düşünmeme?
Siz çok da güzel beceriyorsunuz…
Bana düşünmemeyi neden öğretmediniz?"