Tugay Kaban ’ın Roman Üçlemesinin ikinci cildi olan
Orhan Pamuk'a Satmak İstediğim Roman Meksika’daki Editorial Éufrates tarafından La Novela Que Quiero Venderle a Orhan Pamuk ismiyle İspanyolcaya tercüme edildi.
Eser Türkiye’de ilk olarak Epona Yayınları tarafından 2021 senesinde yayımlanmıştı ve bu vakte kadar üç baskı yaptı. Hakkında birçok yazı kaleme alınan eserin üçüncü baskı arka kapağı için
Enis Batur şunları yazmıştı: “Tugay Kaban, bir ayağı Patafizik ailesinin köklerine, öbür ayağı hınzır Oulipo’cuların uç dallarına bağlanan hergele, tekinsiz bir yazıyla döşemiş kitabını: Bir ‘Şen Bilim’ nehri ki önüne katıp götürüyor okurunu.”
Romanı İspanyolcaya Maria Judith Olivares tercüme etti. Eserin İspanyolca baskısının arka kapak yazısı ise şu şekilde: “Bu roman, ‘bir roman karakteri olsaydım, hayatım nasıl olurdu’ sorusuna yanıt ararken, hayatı bir sözleşme karşılığında gölge anlatıcı tarafından yazılan bir yazarın hikâyesini anlatıyor. Yazar, özellikle İstanbul’da bulunduğu dönemde bir roman karakteri olarak hayatından bazı kesitleri kurgularken, aynı zamanda farkında olmadan hiç geliştiremediği bir romanın parçası olmaya başlıyor. Orhan Pamuk’a Satmak İstiyorum Roman’ın merkez üssünde roman yazmak ne demektir sorusunun örneklendirilmesi noktasında, postmodern Türk edebiyatının açık bir örneği.
Kabanların Tugay Bey beynimizi yakmaya, katmanlaşan hikayeleri ile "bu neydi gı" dedirtmeye devam ediyor. Geçen ay Orhan Pamuk'a Satmak İstediğim Roman anlatısıyla tanışıp çok sevdiğim için bu kısa romanını da okudum. Hakkında yorum yapması zor bir eser, fakat hem kurgusal hemde edebi olarak okuyucuyu tatmin ediyor. Ben sevdim, fakat herkes hoşlanır mı bilemedim.
İnsanlar insanların hatalarını bulurlar fakat bunu çoğu zaman ne amaçla yaptıklarını tanımlayamazlar. Günahsız olduklarını iddia gayretiyle mi çaba göstermektedirler, yoksa korumaları gereken şeyler mi vardır?