“Neden ben?” diye sormadım hiç, hayat sebepleri sorgulayacak kadar uzun değil, biliyorum. Ama yüksek sesle bağırmak geliyor içimden; “Lütfen ne öğrenmem gerekiyorsa çabuk öğret Allahım, çok canım yanıyor…” diye.
Çünkü büyümek elindeki bilyeleri ile tecrube denilen ve ancak yaş alınarak öğrenilen o lanetli kazanımı takas etmekti. Ne kadar çok bilyeni verirsen o kadar şey öğretiyordu sana hayat. Sonrasında elinde bilye kalmıs olsa bile oynamak istemeyecek kadar olgunlaşıyordun
Sorsan hayallerimiz vardı bir zamanlar. Her sabah aynı saatte aynı otobüse binmek, ayaklarımızın geri gittiği işlerde yüreğimizi katmadan çalışmak ve maaş gününü bekleyip yedi günlük haftada sadece iki gün için plan yapmak hesapta yoktu elbette. Hâlbuki insan, ömrünün bardak dolabı ile bulaşık makinesi arasında mekik dokuyan çay bardağından bir farkı olsun istiyor gayriihtiyari...
Başkasının tembihlediği bir hayatı yaşamaktansa kendim düşmeyi tercih ettim hep
GÜZEL DÜŞTÜM, İYİ ACIDI!..
.
.
Bazı kitaplar vardır, bir çırpıda okunur, elinize alınca bırakamazsınız ama bitirince yakınlarınızda dursun ara sıra bazı satırlarıyla gözleriniz buluşsun istersiniz... İşte öyle bir kitap oldu benim için #güzeldüştümiyiacıdı belki
"Tüm sıfatlarından önce kimdin, ne istemiştin, ne oldu?"
En önemli soru bu sanırım.
Güzel Düştüm İyi Acıdı "acımadı kiii" diye haykıranların kitabı.
O sesin ardında nasıl bir can yanması var bilirim.
Dizlerim yara içinde...
Okumaktan ziyade okurken kendinizden de keyif alacağız bir kitap. Çünkü hepimizin içinde yarım
GÜZEL DÜŞTÜM İYİ ACIDI
Beş yıl önce bugün nerede olduğunu, ne yaptığını, ne yediğini veya ne giydiğini hatırlıyor musun? Peki ya beş yıl sonra yaşayacak olduğun şeyleri beş yıl öncesinden görebilmen mümkün mü?
Yaşadığın ve seni olumsuz yönde etkileyen, travmatik olaylar içerisinde sıkışıp kalmışlık hissi yaratan ayrıca fazlalık olan ne varsa