Tuncay Çevik 1985 yılında Konya’da doğdu. 2009 yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Şırnak Cizre’de göreve başladı. 2010 yılında Şanlıurfa’ya, 2017 yılında da İstanbul’a tayin oldu. Tuncay Çevik evli ve bir çocuk babasıdır, Bay Leonidas’ın Tuhaf Hikâyesi ilk romanıdır.
“ Zahire ( görünüşe ) bakmak insanı yanıltırdı. Zira insanı keşfetmenin yolu batını ( içini ) görmekle başlardı. Dışta görülen, renk ve şekilden ibaretti sadece. İçeride ise gizli, kocaman bir dünya saklıydı. ”
“ Anlamaya çalışıyordu sadece. Asla anlayamazdı. Birileri benim yaşadığım hayatı düşlerken ben de başka hayatların düşüyle avunurdum. Hayat böyleydi ama. Yaşayarak öğrendiğin tekrarı olmayan bir dersti. ”
1945 yılında 2. Dünya Savaşı'nın bitmesine yakın İstanbul'da geçiyor hikaye. İstanbul'daki güzelliklerin tarihi hikayeleri ve savaşın gölgesindeki Türkiye çok güzel yedirilmiş romana. Çok severek okuduğum bir polisiye roman oldu. Tuncay Çevik'ten devamını bekliyorum dört gözle, zaten romanın sonunda başka bir vukuata doğru yelken açtı Komiser Sadri. Tek eleştirim dönemin Türkçesini kullanırken biraz fazla zorlama olmuş. O da bir süre sonra rahatsız etmiyor insanı.
O kadar güzel o kadar muhteşem ve o kadar naif bir kitap ki tadı damağımda kaldı desem abartmış olmam.. Kaleminin güzelliğimi hikayenin bütün olarak akışımı bu akışta sade ve güzel bir dil ile anlatılışımı hangi birini övsem diye düşünmekteyim.. Ahmet Ümit tadında bir yazar, baş komser Nevzat ve yardımcısı Ali tadında başkomser Sadri ve yardımcısı İzzet, cinayet ve etrafında gelişen olaylar ve tüm bu olaylar 1945 yıllarında gerçekleşiyor hem dönemin havası hem o İstanbul’un anlatılışı tarihi mekanların adlarının nerden gelişi ve geçmişi o dönemde ki cinayetlerin nasıl açığa kavuşturulup be kadar sürede neticelenmesi hangi birinden bahsetsem ki hepsi ilk sayfadan içine çekti bitirmek bitirmemek arasında kendimle kavga ederken bir çırpıda okuyup bitirişim ve şimdi merakla yazarın yeni kitabını çıkarışını beklemem offf allahım nasıl muhteşem bir kitap okudum ben ya.. heyecanımdan cümleleri yanlış veya karışık kurmuş olabilirim affınıza sığınıyorum bir yerde denk gelirse mutlaka alıp okuyun ve kitaplığınızda olsun şimdiden merak ediyorum ikinci kitapta ki kıyafet giydirerek cinayet işleyen katilimizi ve hikayemizi.. çabuk yaz sayın Tuncay Çevik :))
Kitap ilerledikçe sanki bir Ahmet Ümit okuyor gibi hissettim. Bir dedektif var, bir yardımcısı var, Beyoğlu'nda işlenmiş bir cinayet var. Gizem var, sorgulanması gereken bir çok kişi var... Kitap sürükleyici evet fakat bazı konularda sanki kolaya kaçılmış gibi geldi bana. Mesela bir gayr-ı müslim cinayete kurban gidiyor, Taksim'deki kilisede öldürülen şahsın çevresi sorgulanıyor vs.. Ben isterdim ki; daha karmaşık ilişkiler olsun, sadece o çevrede dönmesin olay, ama biz İstanbul'dan çıkamıyoruz kitapta... Bizler Ahmet Ümit ile büyümüş nesliz yeni, heyecanlı yazarlar sanırım polisiyeye daha yeni bir şeyler katmadığı sürece en iyi yine Ahmet Ümit kalacak.