Bir gün Atatürk sofrada, “Kadın mı önemlidir, Erkek mi?” sorusunu sordu. Kimi erkeğin önemli olduğunu kanıtlamaya çalıştı, kimi kadınların lehine konuştu. Fakat en ciddi deliller erkeğin lehine ortaya atılmıştı. Erkek her şey olabiliyordu.
Atatürk düşündü, kendi sorusuna şöyle cevap verdi:
-“Doğrudur, erkek her şey olabilir. Fakat onun olamadığı bir şey vardır ki; dünyada erişilebilecek en büyük kuvvet ve şeref onda vardır. Efendiler, erkek her şey olabilir, yalnız ana olamaz. Onun için kadın daima önce gelir. Bu nedenle, uygar topluluklarda erkek daima kadına saygıda kalmıştır.”
"Vatanseverliğin en aşırısına komitacılık denir! Ve komitacı vatan davası karşısında, her şeyini, hatta canını dahi feda eden, gözünü budaktan sakınmayan, tepeden tırnağa feragat kesilmiş insandır."
Türk milis kuvvetlerinin “Türk’e düşman olanlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, onları ezmek için sevk edilecekleri her yere seve seve, koşarak gitmeye hazır olduklarına kanaat getirdim.”
“Vatanseverliğin en aşırısına komitacılık denir! Ve komitacı vatan davası karşısında, her şeyini, hatta canını dahi feda eden, gözünü budaktan sakınmayan, tepeden tırnağa feragat kesilmiş insandır.”
Atatürk uygun gördüğü herkesin ve bu arada sofrasına çağırdıklarının, gezilerinde de halktan kimselerin düşüncelerini öğrenmeye önem verirdi. Onun bu yollardan edindiği izlenimler kararlarının oluşmasında bir unsurdu. O, bazı devlet adamları gibi karşısındakinin Uysallı göstermek için kendi düşüncelerini saklamasından ve “Büyüğün” eğilimine göre dil kullanmasından hiç hoşlanmazdı. Her akşam sofrasına çağıracaklarını da görüşülmesini istediği konuya göre seçerdi.