Bir tarihe öykünürken, o günleri geri getireceğini savunurken sadece şanlı olanlarını alabileceğini düşünen veya tarihin sadece şanlı olduğu varsayımı üzerine kendini var eden cühelalara şu söylenebilir: Tarih istediğin kısmını alabileceğin kasapta satılan koyun değildir. Bir bütündür. Bu bütün de kirli, çirkin ve karanlıktır. Cesaretiniz varsa buyurun.
Ayakkabılarının içindeki ıslaklığı hissediyordu otobüsü beklerken. Çoraplar bütün suyu çekmişti. Soğuk ve nemli... Sevmedi. "Of, bir şey olsun ve değişsin artık..."
Cümlesini tamamlayamadan balkabağı da dönüşmüş olarak buldu kendini.
Ocaktaki yemeği karıştırırken aklına geldi, bugün işe gitmeyi unuttuğu. Tuz eklerken de dün işten kovulduğunu anımsadı. Yemeği ocaktan alırken bir önceki gün patronu dövdüğünü hatırladı. Yemeği tabağa koyarken gülümsedi.
Manava uğradım, maydanoz,roka,tere,dereotu, bir de taze soğan aldım.
“ Marul da vereyim mi?”
“Ver.”
“Limon?”
“Olur.”
Poşeti verdi, parayı uzatırken diğer torbanın içindeki rakıyı gördü.
“Ben de geleyim mi?”
“Gel.”
Bankta yanımda oturan adam birden fırladı ve koşmaya başladı. Peşinden şaşkınlıkla bakarken, o, ileride kavis yaparak dönen dar yolda, ağaçların arasında kayboldu.
Üç dakika sonra kızgın ve iri bir köpek havlayarak yanımdan geçti ve aynı yoldan koşarak uzaklaştı.
Yanımda oturanın bir kâhin olduğunu o zaman anladım.