Türk sinemasının kullandığı bir diğer yol ise, dini çagrışımlı isimleri alay edilen ve toplumun alt sosyokültürel ve ekonomik tabakasında bulunan karakterlere vererek bu isimlerin ve temsil ettikleri dinin itibarını yıkmaktır. Böylece din fakirlere, cahillere, saflara özgü olarak algılanmaktadır. Bununla ilgili en somut örnek "Şaban" ismidir. Müslümanlarca kutsal kabul edilen bir aya ait olan ve erkek çocuklarına ad olarak verilen bu isim, günümüzde itibarını kaybetmiştir. 1960'lı yıllarda, yılda yaklaşık 3000 bebege bu isim verilirken "Hababam Sınıfı" ve diger bazı filmlerin etkisiyle
2009 yılında sadece 113 bebege "Şaban" adı verilmiştir. Diğer birçok dini referanslı isimde de durum aynıdır. İki isme sahip olan çocuklar dini referanslı olan isimlerini tercih etmemekte, bu isimlere karşı cephe almaktadırlar.
Kitap, dijital çağda insanların iletişim ahlakı konusunda daha bilinçli olmaları için bir rehberdir. Kitapta, insanların dijital platformlarda nasıl daha etkili bir şekilde iletişim kurabileceği, dijital platformlarda daha ahlaklı bir şekilde davranabileceği konuları belli doçentlerin yorumlarıyla ele alınır. İnsanlar, dijital platformlarda birbirleriyle iletişim kurarken, saygı, dürüstlük, açıklık, gizlilik ve dürüstlük gibi değerlere uygun davranmalıdır.Ayrıca, kitapta, dijital çağda insanların kişisel bilgilerinin paylaşımı, diğer insanların gizliliğine saygı gösterme, çevrimiçi taciz ve siber zorbalık gibi konulara da değinilir. Dijital çağda iletişim ahlakı kitabı, insanların dijital platformları kullanırken dikkat etmesi gereken hususların yanı sıra sosyal platformları sınırlı kullanmanın benlikteki değişime zemin hazırladığını Özellikle vurgulamaktadır.Bilinçli sosyal medya kullanıcıları olma noktasında verimli bir kitap olduğunu düşünüyorum ve tek solukta okuduğum için kesinlikle tavsiye ediyorum.
Gerçekten de günümüzde iletişim ahlakı gittikçe gelliştikçe buzulmaktadır eğer ki biz okumuşlar, bilmişler, büyüklerimiz, yüneticilerimiz ve özellikle anne ve babalarımız çocuklarına yeterince eğitim vermezse ahlak kurallarını çocuklarına göstermezlerse gençliğimizin hali yaman olur paslanır gider.
Çağlar öncesinden yükselen ses kişinin hâl ve tavırlarında ölçüt olmalı elbette!
"Utanmazsan dilediğini yap!"
Hz.Muhammed (s.a.v)
.....
.....
Kitap kolektif ve 4 bölümden oluşmakta.
İlk bölümde giriş mahiyetinde usve-i hasene olan ve tüm çağlarda hakikatin nihai temsilcisi Hz. Muhammed'i (s.a.v) işaret ediyor. İkinci bölümde Türk sinemasının dini konuları yansıtmada eksikliklerinden ve sinema sektöründe yapılması gereken çalışmalara yer verilmiş.Hakikaten izleyebileceğimiz temiz içerikli ve maneviyatımızı güçlendirecek çok çok az filmlerin olduğunu düşünüyorum.
......
Üçüncü bölümde dijitalleşme ile birlikte binlerce takipçimizin olmasına rağmen başımızı ekrandan kaldırdığımızda etrafımızdaki o yalancı kalabalık bir anda yerini kocaman bir yalnızlığa bırakır. Peki yalnızlığı biz mi tercih ederiz?
Kemal Sayar tarifini veriyor..."Yalnızlık, yalnız kalmanın sancısı iken tek başınalık yalnız olmayı seçmenin zaferidir. Yalnızlık fiziksel ve duygusal olarak acı verir,onu en çok istediğimiz anda bizden uzak kalan bir yakınlığın yokluğunu belirtir. Tek başınalık ise bilinçli ve iradi bir biçimde yalnızlığı yeğlemektir."
En güzel tespiti ve bir o kadar da acı olan, çocuklarımızın hayal kuramıyor oluşu ve oyun oynarken bir tekerleme dahi duyamıyor oluşumuz...
"Sanal alemdeki kelimeler ve sabun köpüğü duygular..."
Dijitalleşme ile gelen sorunlara değinen ve çözüm önerileri sunan kısa bir eser.Tavsiye ederim.Bol istifadeli okumalar dilerim.