Ve başı dumanlı dağlar gibi
Alnımızı yıldızlara değdirip
Söz yanık dudağımızdayken
Fidanca baktık hayata
İşte, dedik dünden yarına
Bu canım memleket bizim
Bu yangın yeri
Bu harman
Bu sevda bizim
Binbir derdi cefasıyla
Cümle ıstırabın dermanı
Elimizde büyüyen devrimiyle
Trakya'ya göz kırpan Ararat
Karadeniz'i burnundan öpen Toroslar
Ve Amed'e selam çakan zeybeğiyle
Bu canım memleket için
Baş bağladığımız kavgada Şahidimsin
Yek kere durmadı yüreğimiz
Çarpıyor ve çarpışıyoruz işte...
Dünyanın adına özgürlük diyeceğiz
Yok olduğunda yoksulluk
Hayatın adına sosyalizm diyeceğiz
Sona erince sömürü
Ve insanlığın
O en katıksız güzelliğin
Zamanı zaptetmesi için
Tek yol devrim diyerek
Bütün sokaklardan geçerken
Bir şarkı tutturduk hakikate
Aşka ve kardeşliğe dair
Dağları mesken eyleyen ezgimizle
Umudun aşkına vurduk vurulduk
Doğarken geleceğin müjdesi
Adına devrim dedik yarının...
...İş arayan gençlerin
Bulamayan işsizlerin
Okullu çocukların
Kitapsız bebelerin
Kaç çocuklu Tahir'in
Kibele'den yadigar Zühre'nin
Ayağındaki pranga
Ellerindeki kelepçeler
Ve yetmeyince asıp kesmeler
İçin kazıyıp özünü kirleterek
Cevahirini yok etmek için
Eli maşalı emperyalistler
Kuşatınca umudunu o pusuda
Dikildik karşılarına
O en yağız duruşumuzla
Nice serden geçip haykırdık:
Halk yenilmez