Riyad'da 1957 yılında doğan Usame bin Ladin, Cidde'deki Kral Abdülaziz Üniversitesinde mühendislik ve ticaret okurken 1973 yılından itibaren İslami gruplarla ilişkiye girdi.
Günümüzde, terör örgütü olarak tanımlanan el-Kaide'yi 1988 yılında kuranların başında gelen isim oldu. 1992'de Suudi Arabistan'dan sürüldü ve Sudan'a yerleşti. Amerika Birleşik Devletleri'nin baskısı sebebiyle 1996'da buradan da ayrılarak Afganistan'da teşkilatlanmaya başladı. Körfez Savaşı'nda Amerikan askerleri Müslümanların en kutsal mekânlarından ikisini barındıran Suudi Arabistan'a konuşlanınca bin Ladin, İslam'a hakaret edildiğini ve bunun intikamının alınacağını söyledi. Önde gelen bazı mücahitler ile birlikte, Orta Doğu'da Amerika Birleşik Devletleri karşıtı grupları örgütledi. 1998'de, Darüsselam ve Nairobi'deki Amerika Birleşik Devletleri büyükelçiliklerine bomba yüklü kamyonlarla yapılan saldırılar sonrasında FBI tarafından Ten Most Wanted Fugitives ("En Çok Aranan On Kaçak") ve Most Wanted Terrorists ("En Çok Aranan Teröristler") listelerine dahil edildi. 2001'deki 11 Eylül saldırıları sonrasında başlatılan Terörizmle Savaş kapsamında aranan bir numaralı hedef hâline geldi.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama'nın talimatıyla CIA tarafından yürütülen ve Ortak Özel Harekât Komutanlığı ile CIA'e bağlı personeli taşıyan helikopterlerin Afganistan'dan havalanarak Abbottabad'daki komplekse gerçekleştirdiği Neptün Mızrağı kod adını taşıyan harekât sonucunda 2 Mayıs 2011'de öldürüldü.
Malın, mücahidler için harcanması bir cihad olduğu gibi, bununla kâfirler Müslümanlara karşı yaptıkları savaşlarında güç kazanıyorlarsa kâfirlere gitmesinin engellenmesi de yine cihaddır. Bilâkis bu birincisinden daha önceliklidir. (...) . Sümame bin Âsâl (radıyallahu anhu), Mekkeli kâfirlere erzak geçişinin engellenmesi ve benzeri pek çok örnekte görüldüğü gibi, sahabeler de (radıyallahu anhu) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in onayı ile yine bu çeşit cihad amelini uygulamışlardır. Haçlı Amerika ve diğer küfür devletlerinin güçlerinin temelinin, ekonomilerine dayandığı ve ekonomilerinin zayıflamasıyla askerî kuvvetlerinin de zayıflayacağı pek çoklarınca bilinen bir gerçektir. Bunun için bütün Müslümanları, Amerika, İngiltere ve Müslümanlarla savaşan diğer devletlerin ürettiği ürünleri kapsayan genel bir boykot yapmaya teşvik ediyoruz.
Sayfa 88 - Küresel Kitap - (Şeyh Şuaybi, Hudayr, Cerbu' ve Fahd tarafından, boykota teşvik konusunda yapılan bir açıklamadan nakledilmiştir.)Kitabı okudu
Filistin'de kardeşlerimize yapılanlar, erkek, kadın ve çocukların öldürülmesi, zindanlar, terör, evlerin yıkılması, tarlaların yerle bir edilmesi, fabrikaların yok edilmesi, sürekli endişe ve korku içinde, bir evi yıkıp kız çocuklarını öldüren, süt çocuklarını toprağa gömen roket veya bombalar, her lahza ölümü bekleyen insanlar... Yarın, Rabbimize ne cevap vereceğiz! (...)
Orada (Filistin'de) yaşananlar dirayetli bir erkeğin dayanamayacağı şeyler. Peki, evlatlarının önlerinde öldürüldüğünü gören zayıf annelerin hâli nasıl olacak!
Rasulullah yaslanmış haldeydi, oturdu ve dediki:
"Yalancı söz ve şahitliğe dikkat, yalancı söz ve şahitliğe dikkat!" Bunu o kadar çok tekrarladı ki sonunda sahabeler: "Keşke sussa" dediler.
Şüphesiz biz uğruna ölene kadar sözlerimiz cansız mumlardan yapılmış hareketsiz ve donuk bir gelin gibi ölü olarak kalacaktır. Ancak biz onlar uğruna öldüğümüz zaman, sözlerimiz dirilecek ve diriler arasında yaşayacaktır.
Abdullah Azzam'a kadar birbirinden farklı bölgelerde mücadele etmiş ne kadar cihad ehli varsa yazılarında ve konuşmalarında Seyyid Kutub'tan önem ve rahmetle bahseder. Dilinden ve kaleminden sadır olanları dikkate alır. Ancak Türkiye'de bu adamlar Mahmud Efendi'nin dediği gibi "Müslüman'dan dahi sadır olamayacak sözler" nevinden yerilir, okunmaması ısrarla söylenir. Yanlışları varsa vardır, buna itiraz edecek ilim bende değil ama gençliği oturmaya mahkûm eden Türkiye'deki âlimlerden ve münevverlerden yorulduğum için mümkün olduğunca cihad ehlini okuyorum ve sizleri de okumaya davet ediyorum.