"Vardar Yenicesi (Yenice-iVardar), bugün Giannitsa/ Yannitsa adıyla Yunanistan sınırları içinde yeralmaktadır. I. Murat döneminde Evrenos Bey tarafından fethedilen Vardar Yenicesi, Türklerin iskânı ile kısa sürede bir kültür merkezi hâlini alır. Vardar-Yenicesi, yapılan cami, medrese, külliye ve hanlar ile mamur hâle getirilirken şehrin manevi yapısı Evrenosoğlu Ahmet Bey’in davetiyle buraya gelen Molla İlâhî ile tamamlanmıştır. Molla İlâhî, vahdet-i vücuda dayalı tasavvufi düşüncenin bu bölgede yayılmasını sağlamış ve bu ortamdan etkilenenHayâlî, Hayretî, Usûlî, Sırrî, Günâhî, Âgehî, Yûsuf-ı Sîne-çâk gibi pek çok şair yetişmiştir."Yrd. Doç. Dr. Hiclâl DEMİR
Vardar Yenicesi şairlerinden olan Usuli, hemşehrisi Hayreti ve Hayali Bey ile çağdaş olan 16 . yy ın en tanınmış şairlerinden biridir.
Devrin tezkireceileri ve Kınalızâde Hasan Çelebi onun Vardar Yeniceli olduğunu belirtirler. [1](Kınalı-zâde Hasan Çelebi, 1989: 165) Asıl adı hakkında ise bazı çelişkiler vardır. Tezkire yazarı Garîbî, Usûlî’ninin adını Derviş Ali,[2] Ayvansarâyî ise Abdullah olarak bildirmiştir. (Ayvansarâyî: 1985; 160)[3] Tezkireciler onun babasının bir sipahi olduğunu belirtir. Bir sipahizade olan Usuli ‘ye babasından çok mal mülk kaldığı da ifade edilir. Fakat aldığı eğitim ve terbiye nedeni ile mala mülke tamah etmeyecek Kalenderi bir derviş olan Usuli [4]
Devrin tezkireceilerin hemen hemen hepsi ondan söz ederken onun erken yaşlarda iyi bir eğitim ggördüğü Vardar Yenicesinde iken Molla Îlâhî ile başlayan tarikatların dergahlarında tasavvufi bir eğilime girdiğini belirtmektedirler. Devrinin diğer Vardar Yeniceli şairleri gibi Kalenderi bir mizaca sahip olduğu hatta hemşehrisi Hayreti ve Hayali Bey gibi Kalenderi dervişi olduğunu yazmaktadır. Kendisi de bir şiirinde KALENDERİ olduğunu , hatta Çardarb ( Saçını , kaşını, sakalını ve vucudundaki tüm kılları keserek üryan dolaşan )[5]bir derviş olduğunu da ima eder.
Anduğumca aklum şaşar sen de ölürsün ben de ölürin
Aramıza firkat düşer sen de ölürsün ben de ölürin
*
Gel beğüm kıyma bu câne yazıkdur girme gel kane
Kimseye kalmaz zamâne sen de ölürsün ben de ölürin
*
Yanıma gel şefkat ile koma beni firkat ile
Korkaram bu hasret ile sen de ölürsün ben de ölürin
*
Kıyma kuluna sultânum karma kara yire kanum
Diyetdür bu benüm cânum sen de ölürsün ben de ölürin
*
Usûlî eydür bu sözüm derd ile göyünsün özüm
Kan ağlasun iki gözüm sen de ölürsün ben de ölürin
Nazar kıl nev-i insana kimi zehr ü kimi şekker
Acep hikmet bir ağaçtan olur dürlü semer peydâ
*nev' : cins, tür
*semer : meyve
*peydâ : ortaya çıkma, meydana gelme