Ünlü Kişiler serisinin ilk kitabı. Voltaire ile birlikte iki düşünür kaleminden biri, ancak Aydınlanma Dönemi'ne dair ne anlatıyor, düşünürü nasıl ele alıyor hiç hatırlamıyorum. Serinin birkaç kitabını okumak isteyen bir çocuğa hediye etmiştim zaten, meraklısı sahaflardan bulabilir.
Chopin kadar etki bırakmasa da, özellikle Napoleon bölümüyle hatırlarda kalan bir incelemeydi. Keşke Vahdet Bey bu seriye devam etse imiş. Bu arada, Chopin incelemesinde 7 isim vermiştim, Büyük İskender de seriye dahilmiş, bilgisini burada paylaşmış olayım.
Okuldan atılmasıyla başlayan hayat hikayesinde Edison'a hayran olup kitabın sonuna kadar desteklemeniz işten değil. Neden sonra Tesla denen bir adamın varlığını öğreniyoruz ve Edison nefretimiz başlıyor.
Chopin ile birlikte 4 kişiye daha yer verdiği seride, edebiyat adına, Voltaire'in önünde, en önemli kitap. Nedeni ise basit:
Deniz İşçileri kitabından bir ahtapot betimlemesi sunar ki, ortaokulda
Sait Faik Abasıyanık'tan Dülger Balığı şoku yemiş öğrenciye dönersiniz. İçinizde okuma aşkı doğurur. Hatta ileri gideyim, "okumaya nasıl başlamalıyım/başlatmalıyım?" türü sorulara yanıt bu kitap. Açın, o bölümü okutun, yeterli olacaktır. Eline sağlık diyorum Vahdet Bey'e, eski zamanlarda böyle güzel kaynaklar ürettikleri ve bu hazineleri bizlere sundukları için.
Unutkan not: Din-Doğa-Toplum Üçlemesi bilgisini de sunar bizlere Gültekin,
Kendi çevirileri de bulunan ve Şevket Rado ile birlikte Hayat Ansiklopedisi'nin hazırlanmasına katkıda bulunmuş Vahdet Gültekin'in Rado için hazırladığı "Ünlü Kişiler" serisinde 2 numarada yer alan ve bana göre Victor Hugo ile birlikte en etkili iki kitabından biri (diğer isimler; Beethoven, Voltaire, Rousseau, Edison, Fatih Sultan Mehmet). Sinematik bir anlatım var bu biyografide ve Chopin öyle içselleştiriliyor ki, Yoko Ono, George Sand'in yanında sevgi kelebeği kalıyor. Benim açımdan önemi şuydu ki, besteciyle aynı günde doğmuşluğumla birlikte ruh eşi olduğumu düşünmüştüm ergen yaşımda. Ha, bir de 4 Kasım 1995'te almışım bu seriyi Tüyap'tan. Hiç fark etmeden aynı tarihe denk gelmiş yazı da. Bari Hugo'ya da el atayım.
''Derin gönüller, yüce ruhlar, hayatı Tanrı'nın elinden çıktığı gibi kabul edin. Uzun bir denemedir bu; bilinmez kadere anlaşılmaz bir hazırlıktır bu.
Bu kader, gerçek kader, insan için mezarın icindeki ilk basamakta başlar. O zaman kendisine bir şey görünür, kesin sonu sezmeye başlar. Kesin son... bu sözü düşünün.
Yaşayanlar yalnız sonsuzluğu görürler; kesin son yalnız ölenlere görünür. O vakte kadar sevin, acı çekin, umut besleyin, derin düşüncelere dalın. Ne yazık ancak vücutları, biçimleri, görünüşleri sevmiş olanlara! Ölüm onlardan her şeyi geri alacaktır. Ruhları sevmeye bakın; onlara yeniden kavuşursunuz.''