Tüm insanlığı çabucak dünyaya bağlayan dünyevi zevkler Ölümün elinden düşen uzun iplerden başka bir şey değildir; (Ölüm) sonsuzluğun büyük ipini bir çiçek çelengi gibi üzerinde taşır.
Bilgi düşünmeyen için bir yüktür ve bilgelik tutkulu olan için kullanışsızdır; zihin huzursuz olan için ağır bir sıkıntıdır ve beden ruhu konusunda cahil olan için sıkıcı bir külfettir.
Olumsuz talih'in altında ezilen kişi, sürekli (gösterdiği) çabaya itimat ederek, mevcut yaşamdaki refahı için her türlü iyiliği kendisine çekmeye çalışmalıdır.
Sakinliğin eşeklere benzeyen anlayışsız kişilerin çabasızlığıyla elde edilemeyeceğini bil, her iki dünyada refahını sağlayanın kişinin kanuna uyan enerjisi olduğu söylenmiştir.
Ve bu kişi dünya çukurundan kendi enerjisinin kuvvetiyle, özenle ve sebat ederek çıkmalıdır, tıpkı bir aslanın kafesini kırıp çıkması...
Saf arzuları olanların ruh-göçü ihtimali yoktur ve bu kişilerin bilinmesi gereken her şeyi bildikleri söylenir. Bu kişilere yaşarken-özgürleşmiş denir ve onların yüce zekâya sahip oldukları söylenir.
Dünya düşüncesinden zihnen özgürleşmek bir haldir, (dünyaya) akılsızca gözünü dikip bakmak ise başka bir haldir. Ruhun bu iki halinin hangisinin daha iyi olduğunu bilenin üzüntü duyacağı bir sebep ortada kalmaz.
Akıl (samadhide olduğu gibi) saf öz haline gelince ve arzuları zayıflayınca önce spiritüel hale gelir; sonra parlayıp akmaya başlar, tıpkı ısı uygulandığında karın suya dönüşmesi gibi...
Spiritüel hale gelen akıl uyanınca öte alemde ki göçmüş ruhların kutsal ruhlarıyla karışır.
Bireysel ego hissi yoga uygulaması ile azaltılınca, görünmez olanın algısı akılda net bir şekilde kendisini gösterir.
Spiritüel bilgi akılda sarsılmaz bir şekilde yerleştiğinde, öte alemlerin boş sahnelerini beklentinin de üstünde algılayacaksın.