Şüphesiz ki, atın evcilleştirilerek çeşitli alanlarda özellikle ulaşım ve savaşta kullanılması, insanlık tarihindeki en büyük aşamalardan biridir. Özellikle kavimler arasında askerî üstünlüğü belirleyen bir araç olduğu gerçeğini de ortaya koyar.
Bir milletin hafızasından bazı geçmişler silinebilir fakat milletlerin hayat mesafeleri ve manevi dünyasına damga vuran hatıralar ise kolay kolay silinmez..
Mesela eserde hükümdar sarayının kapısının herkese açık bulunması ve herkesin istediği gibi yiyip içmekte serbest olması gibi hususlara yer verilmesi eskiden beri devam edegelen Türk devlet geleneğine uygundur.
Sözlü kaynaklardan başlayarak verilen bilgiler, arkeolojik buluntular ve İslamiyet sonrası kaynaklarına dek geniş bir yelpazede yapılmış olan bu araştırma, Orta Asya Türk tarihi çalışmak isteyen herkes için bir başvuru eseri durumundadır. Eserde her kaynağın müellifi, yazıldığı dönem, içerdiği konular, bulunuş hikayeleri, bugün nerede oldukları gibi bilgiler verilmiştir.
Dili oldukça anlaşılır ve sade bir Türkçe ile yazılmıştır. Kitabın yazarı da Doğu Türkistanlı bir profesör olduğu için coğrafyaya ve konuya hakimdir. İlgililerine önerilir.
İslâmiyet’e kadar olan Türk tarihinin anlatıldığı bu eserde Türklerin Hunlardan önceki devirleri ele alınarak, destanlardan söz edilerek konuya başlanmış ve en sonunda da Karlukların anlatılmasıyla bitirilmiştir. Hocanın Uygur olmasından dolayı olsa gerek Uygur tarihinin daha detaylı anlatıldığı görülmektedir. Ayrıca her devletin hükümdar cetveli de eklenmiştir.
Eserde sık sık Çince kaynaklar kullanılmakla birlikte daha fazla dipnot eklenebilirdi diye düşünüyorum. Bunun dışında dili son derece hafif ve anlaşılır olmakla birlikte Çince sözcüklerin de açıklaması yapılmıştır. İslamiyet öncesi döneme ilgisi olan herkesin rahatlıkla okuyabileceği bu eseri öneriyorum. Herkese iyi okumalar :)