1957 yılında Konya'nın Altınekin ilçesinde doğdu. Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Çalışma hayatına iş müfettişi olarak başladı. Halen Özelleştirme İdaresi'nde çalışıyor.
Dağcılık faaliyetleri esnasında yaşadıklarını öyküleştirerek yazarlık hayatına başladı. Yazarın son olarak 1980’li yılların çalkantılı yıllarını anlatan “Yorgunum” isimli bir romanı yayınlandı.
Yazar, Yorgunum’un devamı olan ikinci romanı üzerinde çalışmalarına devam etmektedir.
Mehmet Manas: “Gardaş.”dedi kırkyıllık arkadaşına söyler gibi.
“Gel azığımızı üleşelim, bizim törede ekmek üleşilmeden yenmez
Karşısındaki afallamış,bozulduğunu belli ederek
“Bizim boğazımızdan...”dedi gayet ciddi bir tavırla “Faşist lokması geçmez.”
Güzel ülküler en ağır koşullarda bile yaşardı. Ölümü göze aldıkları ülküleri de öyleydi bir ülkü düşünün sevdalıları idi onlar, düşlerini toprağa ekmişlerdi. Hayatlarını adadıkları ülküleri uğruna verdikleri kan boşa gitmemiş, düştü gözüyle bakılan ülküleri, en sevdiği toprakta filizlenmişti.Kendileri yılların, toprağın altında kalmışlardı, artık geçmişe aittiler gelecek ise o yılların, o toprağın ruhuyl filizlenenlerin olacaktı. Onlarla da onlarla beraber yeniden doğacaklardı.
Direnenleri alıp içeriye ,balta girmemiş ormanlara hapsetmişler, vicdanı olmayan yasalarla mahkûm etmişlerdi. Koca adamlar küçük çocukları asarak dünyayı düzelteceklerini zannediyorlardı. Ölüm hayatı iyileştirecekse onlar ölmeye hazırdılar. Ne gam!
On iki eylülde Ülkücülerin nasıl bir zorluk içinde ve umutlarla dolu bir yaşamların hayat hikayesi. İnsan okurken etkileniyor. Yaşamın zorluğu ve hele birde ulkucuysen dahada zor oluyor.
Yorgunum demek için bütün benliginle kabulenmek mi gerçeten yoksa yorgun olmak istedin için mi? belide uzun bir süre dinenmelisin herkesten uzak kendi içinde