Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Victoria Rowe Holbrook

Aşkın Okunmaz Kıyıları yazarı
Yazar
Çevirmen
8.8/10
15 Kişi
45
Okunma
2
Beğeni
1.294
Görüntülenme

En Eski Victoria Rowe Holbrook Sözleri ve Alıntıları

En Eski Victoria Rowe Holbrook sözleri ve alıntılarını, en eski Victoria Rowe Holbrook kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Minihin eli donub şitadan Düşdi yere hanceri semadan Şır-i felek aldı şir-i berfin Dendanı yerinde idi pervin Manend-i sitare-f şeb-efrüz Gahi görinürdi rüz-ı firüz Yah-beste alınca ceşm-i giryan Gözlükle arardı merki merdan
"Ortadoğu" bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu olan şey için kullanılan bir örtmecedir; Osmanlı batısını yok sa­yan bir örtmece. İmparatorluk, ardında bir yığın modern ulus-devlet bıraktı, muhtemelen hiçbir devletin bırakmadı­ğı kadar çok sayıda bağımsız politik birim.
Reklam
Osmanlı kültürünün belirli öğelerini retorik olarak bastırmak ve dışlamak yoluyla kurmuştur. Bütün bu devlet­ler arasında cumhuriyet Türkiyesinin benzersiz bir yeri ol­duğu söylenebilir, çünkü Osmanlı ve modern Türk kültür­leri arasında bir kimlik sürekliliği vardır
Poetika burada edebi uygulamanın kuramı olarak anlaşıl­malıdır. En bilinen poetika modelinde dört unsur vardır: Evren, yapıt, yazar ve okur. Yapıt merkezde yer alır. Yazar ve okur, merkezde yer alan yapıt ile hepsini önceleyen ev­ren arasında aracıdırlar (Abrams 1953, Moran 1972). Gös­tergebilim, tüm unsurları kapsayan dilin ve ona ait yapıla­rın merkeziliğini vurgulayarak modeli yeniden düzenler. Osmanlı şiiri genellikle bu fani dünya ile öteki kutsal ve ebedi dünya arasında bir mesafe varsayar. Ayrıca, evrenin yapısı ya da makrokozmos insan mikrokozmosuna karşılık gelmektedir. Modelimiz Osmanlı'ya uyarlandığında, yapıt değil, makro ve mikrokozmoslar merkeze yerleşecek ve her unsurun "öteki dünya"yla bağlantılarına aracı olacaktır.
Bilim tarihinin tuhaf kazalarından biri sonucunda, Sufilik çoğunlukla Arap kaynaklı bir Iran olgusu olarak tanımlan­mıştır. Oysa tarikatların kurumsallaşması Osmanlı lmpara­torluğu'nun yükselişiyle doğru orantılıdır (Trimingham 1971, 69) ve bunlar imparatorluk sınırlari içersinde başka yerlerde olduklarından daha güçlüdürler. Öte yandan cum­huriyet Türkiyesinin, tarikatları 1925'te kanun yoluyla ka­ patarak onlara karşı diğer devletlerden daha katı davrandığı da doğrudur. Fakat lstanbul'un batısında konuşulan diller­ de Sufilik üzerine yazılmış kitaplarda ya Osmanlı Sufiliğin­den hiç bahsedilmemekte ya da birkaç sayfayla geçiştiril­mektedir
Hep andaki hurde-kâr suret Bârik idi çün hayâl-i Şevket (1831) [Ondaki o ince işlenmiş resimlerin hepsi de Şevket'in hayali gibi inceydi.]
Reklam
lma ile söyleşürdi her gah Yoğdı deheni ne yapsun ol mah (1749) [Her zaman işaretlerle söyleşmedeydi. Ağzı yoktu ki, ne yapsın o ay yüzlü?]
Bende Oğuz Ertem gibi :)
Tanpınar eski şiire yönelik takdirini l94l'de, "eskiyi devam halinde kendinde bulup seven" ve "beraberce mahbus olduklan bir daire içinde onu tanıyanlardan" ayırarak ortaya koyar. Tanpınar'ın Edebiyat Üzerine Mahaleler'indeki Eski Şairleri Okurken (s. 189) makalesinde yer alan bu yorumlara dikkatimi Süha Oğuz ertem (1990, 225) çekti. Tanpınar sözlerini şöyle sürdürür. "Eski şiiri seviyorum, fakat eskiyi se­venlerin çoğu ile anlaşamıyorum."
Yakmazsan eğer bu hoş serayı Bulmazsın ebed o dil-rübayı (1875) [Bu güzel sarayı yakmazsan o gönül alan sevgiliyi ebe­di olarak bulamazsın.]
ltalya'dan lngiltere'ye kadar başlıca Avrupa ulusal edebiyatları, Roma imparatorluğu ve onun kozmopo­lit kültürünün çöküşünden çok uzun zaman sonra doğdu. Osmanlı kozmopolit uygarlığının çöküşü de,Türkler ve uzun süre Osmanlı emperyalist gücü tara­fından ezilen diğer halklar arasından sahici ulusal edebiyatların doğmasıyla sonuçlandı. Türkiye Cum­huriyeti'nin ilk elli yılda ürettiği edebiyattan yola çı­karak değerlendirme yapacak olursak, ulusal dehası­nın edebi anlatım aracılığıyla çiçek açmasını ummak için gereken her türlü neden mevcuttur.
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.