Denizaşırı Çinilierin "Çin" kavramı, ırk aynınma uğradıklarından "Qing'e Karşı Ming'i Yaşat" talebiyle örülmüştü. Yen Ching-hwang'a göre "eğer Çin hükümeti, Mançular yerine Han olsaydı, denizaşırı Çiniiierin 1911 Devrimi'ne kitlesel katılımları herhalde gerçekleşmezdi." Bu da Sun Yatsen'in "barbar Tatarları sürün, Çin kurtulsun" (quc hu dalu, hui fuzhonghua) sloganına yanıt gibidir. Devrimden sonra devrimciler Mançu karşıtı ulusal taleplerini hemen değiştirip "Beş Uluslu Cumhuriyet" sloganına sarıldı. Aralarında Zou Rong, Chen Tianhua, Zhang Taiyan, Sun Yatsen, Wang Jingwi, Zhu Zhixin'in de olduğu devrimcilerin yüreklendir diği biçimde bunların Qing hanedanlığından ayrılıp bir Han cumhuriyeti kurma niyetinde olduklarını anlamak zor değildir.
Liang Qichao'nun 1902 ile 1906 arasında yazılmış Yeni Yurttaş Üzerine Söylemler (Xin min shuo) ile Avrupa savaşı sıra sında yazılmış Avrupa Gezisi Üzerine İçsel Düşünceler (Ouyou xinying lu) karşılaştırılırsa, ilki ideal bir Avrupa görünümü çizerken, ikincinin Batı uygarlığının sayısız düzenbazlığına dikkat çektiği görülür. Liang'ın o zaman ele aldığı "Çin halkı nın öz-aydınlanması", artık Batı uygarlığına dayandırılmıyor, Batı'nın içine düştüğü bunalımı temel alan içe bakıştan türetiliyordu.4 Nisan 1917'de yayımlanan "Savaştan Sonra Doğu-Batı Uygarlıklarının Uzlaştırılması" yazısında Du Yaquan şunu söyledi: "Savaştan sonra insanlığın esaslı bir değişikliğe gideceği ne artık kuşku yoktur. Reform çağı kapımızda." Dahası, savaş "Batı uygarlığındaki ciddi sakatlıkları açığa çıkardı"; halk "çağdaş yaşamın ne Doğu' da ne de Batı' da kusursuz sayılabileceği konusunda aydınlandı", dolayısıyla "yeni bir uygarlığın doğuşu, insanların zayıflamasıyla hız kazandı.
"Büyük Avrupa savaşı bittiğinde bir sonraki sorun, çelişkilerle ça tışmalar, ulus-devletler arasında değil, bir uygarlıkla öbürü, bir ırkla öbürü arasında; başka bir deyişle Avrupa ile Asya arasında olacaktır. Doğu Asya benzersiz bir uygarlık alanı yaratmıştır. Bunun merkezinde tartışılmaz biçimde Çin vardır, Hint kültürü ve Japon siyasi nüfuzuyla derinlik ve ayrıntı kazanmıştır. Yani Japonya bu uygarlığın kolu, Çin ise beynidir. Bugünün Doğu Asya'sı kargaşa ve iç kavga içindedir. Ama Avrupa' da savaş sona erip de savaşan devletler arasında barış imzalanınca, Doğu Asya halkları büyük olasılıkla birlik olup güçlü bir işbirliğine gidecek, sarı ve beyaz ırkı temsil eden uygarlıklar büyük bir çatışma içine girecektir. Çıkacak savaş, dünya tarihinde eşi görülmedik olacaktır. Bu savaşın benzeri olmayacaktır çünkü askeri ya da sınai nedenlerden doğmayacak, iki dünya görüşünün, iki dinsel bakışın, iki karşıt ruhun çarpışması olacaktır."