Acelem yok ki güzelim
Ben seninle güzelim
Varsın doğmasın güneş
Geceyi de severim
Sensiz geçen her ânâ
Sitemkârdır yüreğim
Seninle olduğum her anda
Dayanmıyor yüreğim
Sevmek suçsa suçluyum
Oldum yürek mahkumu
Kalbinde müebbetim
Affetme sen bu kulu
Diğer her duygu gibi, acı da kalbi besler.
Acı veren şarkılar, gülümsetir.
Acı veren insanlar, unutulmaz.
Acıdır, farkındalığı artıran.
Acıdır bizi biz yapan, bir araya getiren, yakınlaştıran.
Acıdır bize ölümü hatırlatan.
Ucu bucağı olmayan keder denizinde, kapıldım rüzgarına gidiyorum. Hayat nereye savurur bilmeden. Daha kaç acı sığar heybeme, kalbim ne kadar yük çeker bilmiyorum. "Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına" diyor ya hani Müzeyyen Senar, bendeki de o hesap işte...
Sen benim dinmeyen acım, açık kalmış yaralarım, susmayan yanım, vicdanımdın.
Yok muydu hiç insafın? Acı vermek, özgürleştirdi mi seni?
Peki ya yarım bırakmak, tamamladı mı içinde bi şeyleri?
Gittin ya hani söyle yok saymak, görmezden gelmek iyi geldi mi?
Seni hiçbir zaman affetmeyeceğimi söyleyen ben,
“ Seven kalp affetmeye meyillidir” dedim.
Affettim!
Hem de tüm kalbimi ortaya koyarak… Benim kalbim seninle atıyormuş.
Sensizlik inan daha çok acıttı canımı.
Her insanın bir izi vardır. Kimisi küçük dokunuşlar, kimi ise derin izler bırakır. Yara izleri vardır bir de kalbimizin en derinlerinde sakladığımız. Aynı yerden yara almamak adına göstermeye korktuğumuz. Ruhları sevenlerin görebileceği izler bunlar. Bazı insanlar birbirini yara izlerinden tanır. Sevginin onaramadığı hiçbir yara yoktur. "Sevgi tüm dengeleri değiştirir. Sevgi iyileştirir, gerek hasta bir toplumu gerekse yaralı bir insanı ve en çok da kalbi" demiştim "Duygu İzi" adını verdiğim kitabımda. Öyle işte...