"Yaban güllerini geçiniz, durmayınız orda.
Kırmızıda durmasını bile çok sonra öğrenmiştim tabi. Elimdeki baltayla putları kıracakken... Başı dumanlı dağlardan, uçsuz bucaksız yaylalardan sonra. Duralım..."
Sonu Olmayan Yaz(g)ılar / Yasemin Kapusuz
Gözlerinin içi gülsün artık, yazmayacağım dedikçe... Tutacaksın ellerimden. Kırgın kırgın bakmayacaksın ama bakamayacaksın. Çekip gideceksin ansızın gitmelerle. Halbuki ben daha senden dinlediğim hikayeleri besteleyecekken... Besteler yarım kalacak. Geçeceğim dünya üzerinden. Kalacağım daha başında, bitmeyen bestemle. Öylesine...
"İlahi senfoni'nin bitmeyen bestesisin Kadir bilmez elinde kırmızı gül destesisin."
"Nun'un karnında bir noktayım henüz. Denizin karnında, suyun içinde, görmeden, duymadan yaşıyorum. İhtiyaçsız ve zararsızım. Doğum sancıları ile Cim'in karnına, yeryüzüne düşeceğim. Bir nokta bile yer tutamayacağım cihanda. Kırk vakit zeytin ekmek yiyerek Kaf Dağı'na doğru bakıp duracağım."
...
Yarım kalır şiirler, melodiler hep yarım...
Son Şarkı da.
Birşey nasıl yarım kalabilir ki? Kaldı mı ne olur? Tam olması mı iyi yarım olması mı? Veyahutta asıl önemli olan amacımızın ne olduğu mu?
Kürk Mantolu Madonna da yarım kalan aşk veya Dokuzuncu Hariciye Koğuşun'da yarım kalan şey de yine aşk. Yarım kalanlara dair okuma tutkumuz nedense daha yüksek.
Tek Kanatlı Senfoni içinde varolan birçok şiir imgeleme yapılarak dile getirilmişti. Bazen bu imgeleri sitemkâr bir şekilde söylerken bazen de tasavvufi bir anlamda bu dizeler dile geliyor. Şöyle bir tavsiye verebilirim okurken günlük hayatta kullanmadığımız kelimelerin ne anlam ifade ettiğini anlayarak ve küçük çaplı bir tahlil (ne demek isteğini anlayarak) yaparak okumanızı önerebilirim. Keyifli okumalar diliyorum...