Yonca Anzerlioğlu

Karamanlı Ortodoks Türkler yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
11
Okunma
2
Beğeni
1.753
Görüntülenme

Yonca Anzerlioğlu Sözleri ve Alıntıları

Yonca Anzerlioğlu sözleri ve alıntılarını, Yonca Anzerlioğlu kitap alıntılarını, Yonca Anzerlioğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ancak, 13. yy. sonuna rastlayan bu dönemde Hanbalık'ın ilk Katolik başpiskoposu olan John'a karşı Nasturller sert bir tepki göstermişlerdir. Aslında diğer inançlara karşı belli bir hoşgörüye sahip olan Nastur'iler, bu hoşgörülerini ancak belli bir seviyeye kadar gösterebilmişler, farklı inançların tehlike yarattığını anladıkları anda bu hoş görüye son vermişlerdir. Nitekim, Rubrucklu Fransisken William' dan yüzyıl sonra iki Fransisken misyoner Nasturllerce öldürülmüştür. Bu da Orta Asya'da hüküm sürmeye çalışan farklı Hıristiyan gruplar arasındaki iletişimi sona erdirmiştir.
Maniakes'in Urfa'yı ele geçirmesi ile ilgili olarak Muralt, şehrin Urfa Emiri Nasr Eddaullah Mervan safında yer alan Türk Süleyman ismindeki bir kişinin Araplara ihanet etmesi sonucu Maniakes' in Urfa' da birçok yeri ele geçirdiğini belirtmektedir
Reklam
Yakın tarihlere kadar Anadolu' da ve Suriye' de birçok Peçenek adını taşıyan köyün bulunduğu bilinmektedir 1927 yılında Dahiliye Vekaleti tarafından hazırlanan Köylerimizin Adları isimli eserde Ankara'ya bağlı bulunan Becenek, Bala Bccenek, Zir Beccnek, Peçenek isimlerinde köyler bulunmaktadır. Şebinkarahisar' da da Peçene isminde bir köy mevcuttur
Sonuçta, Kılıç Arslan'ın barış teklifini kabul eden Manuel, İstanbul' a geri dönerken yapılan anlaşma gereği Frigya bölgesindeki Dorylaion (Şarhöyük-Eskişehir) ve Sublaion (Gümüşsu) kalelerinin de yıkılmasını kabul etmek zorunda kalmıştır. Böylece Bizans bir kez daha Selçuklular tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmıştır.
Arkasından gelen halefi Baycu Noyan da Papa ile temaslar kurabilen ancak, Türkiye ve Halep topraklarına batılıların ayak basmasına izin vermeyen bir kişidir. Baycu Noyan'ın halefi ise İlçigiday Noyan adında Nayman uruğundan bir Nasturidir.
İbadetlerin tamamen Türkçe olarak yapılması yönünde atılan bu adımları yine Papa Eftim'in halkı bilgilendirmeye yönelik düzenlediği toplantılar izlemiştir. Panaiya kilisesinde Papa Eftim'in Ocak adını verdiği Başpapaz­lık dairesinde düzenlenen bu toplantılarda Papa Eftim özellikle dil ve duygu birliğinden, milli birliğin sarsılmaz bir güç
Reklam
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi Meselesi Lozan sonrası iki ülke ilişkilerini etkileyen sorunlardan birisini oluşturan Patrikhanenin yüzyıllar boyunca Osmanlı idaresinden gördüğü hoşgörü ve sahip olduğu haklar sayesinde varlığını koruyabildiği ancak, 19.yy. sonrasında Osmanlı idaresine karşı düşmanca tavırlar sergilemeye başlayarak siyasi faaliyetlerde bulunduğu ve bunu takiben Milli Mücadele döneminde de ta­kındığı bu tavır ve siyasi faaliyetlerine devam ederek Yunanis­tan ile işbirliği içinde yerli Rumların örgütlenmesinde merkezi bir konuma sahip olduğu bilinen gerçeklerdir. İşte bu gerçekler karşısında yıllardır birçok entrikanın merkezi olmuş olan Pat­rikhanenin Türkiye sınırları dışına çıkarılması gerektiği fikri Türk delegesi Rıza Nur'un yapmış olduğu yazılı bir bildirimde dile getirilmiştir. Dr. Rıza Nur bu bildirimde; Osmanlı devleti zamanında azınlıklara tanınan ayrıcalıkların artık geçerliliğini kaybetmiş olduğuna dikkat çekerek, artık azınlıkların hayır, eğitim ve yardım kurumlarıyla devlet arasındaki ilişkilerin doğ­rudan yürütüleceğini, dini kurumların başında bulunan kişilerin sadece dini işlerle uğraşmalarının gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, her zaman siyasi bir organ olmuş olan Patrikliğin her türlü siyasal ayrıcalığının ve kendine bağlı kurumların ortadan kalkmasıyla varlık nedenini yitirdiğinıi dikkat çekmiştir.
Müslüman komşusuyla aynı dili konuşması dışında her ne kadar inanç yönünden farklı olsalar da, onları birbirlerine yakın kılan başka özellikler de var mıydı? Karamanlı Ortodoksların sosyo kültürel yapılarına yönelik mevcut bazı genellemelerin yapıldığı kaynaklar hariç, detaylı bilgi elde edilebilecek yazılı kaynak bulunmamaktadır. Cami Baykurt Osmanlı Üllkesinde Hıristiyan Türkler başlıklı eserinde, dil olarak tamamen Türk olan bu Ortodoks cemaatin aile, yaşayış, geçim ve adetlerinin her yönüyle Müslüman Türklere benzediğini ve aile yapısı olarak Patriarkal bir yapıya sahip olduklarını belirtirken, Alaşehirli bir Ortodoks' dan edindiği bilgileri şu şekilde aktarmaktadır: "Kendisinin Türklerle bir ırktan olduğunu kabul ediyordu. Bu zat kendi aralarında at beslemek ve yetiştirmek ve iki üç asır evvel Müslüman Türkler arasında olduğu gibi at ve cirit oyunları oynamak makbul olduğunu söylüyordu. Hatta babası tarafından kendisine bile öğretilmiş olan cirit oyunu usullerini bana anlatmıştı ". Baykurt'un aktarmış olduğu ve Alaşehir'li bu Türkçe konuşan Ortodoks'un kendi aralarında oynadıkları cirit oyununa Orta Anadolu'daki Karamanlılarda da rastlamak mümkündür. Her şeyden önce Baykurt'un üzerinde durduğu cirit oyunu ve güreş gibi Türklerin ata sporu saydığı sporlar Karamanlılar arasında gerçekleştirilen yaygın spor türleridir.
Diğer taraftan: "Yattım sağıma döndüm soluma şahit olsun melekler dinime imanıma eşhedüenlailalieillallahi ve eşhediiennamıılıammedenabdulıııveresıılıılııı " şeklinde Müslümanlar tarafından da edildiği bilinen bu tür bir duanın benzerliği de yine ilgi çeken noktalardan birisidir. Dolayısıyla, köyün halkı Rumca konuşuyorsa Evyenidou'nun annesi gece yatarken neden Türkçe dua etme gereği hissetmekteydi? Bu tercihi onun Rumca konuşan bir aileye gelin giden ana dili Türkçe olan bir kişi olmasına mı dayanmaktaydı? Ya da köyde Rumca konuşulmasının sebebi bu köyde yaşayan insanların Rum kökenli olmasından mı kaynaklanmaktaydı yoksa aşağıda daha detaylı bir şekilde incelenecek olan Sinasos gibi Anadolu içlerine Rum kültürünün nüfuz ettirilmesi ve Türkçe konuşan Ortodoksların aslında Yunan olup yeniden Helenleştirilebilmeleri açisından kurulan Rum okullarının merkezi konumundaki böyle bir yere yakın olmanın verdiği etki ile mi Rumca konuşulmaktaydı? Bu sorulara tam olarak cevap verebilmek zor ise de, benzer bir durumun daha tespit edildiği bir başka örnekten bahsedilmesi konuya biraz açıklık getirebilecek niteliktedir.
Yüzyıllar boyu Osmanlı idaresi altında, Ortodoks kimliği ile gerek dini gerekse sosyal yaşantılarını özgürce yerine getirebilen Rumlar, 18. yy.'ın sonundan itibaren başta Rusya olmak üzere yabancı devletlerin müdahaleleri sonucu elde ettikleri ekonomik gücün yanı sıra, batı ile kurulan temaslar sonucunda Avrupa'da yaşanan siyasi ve sosyal gelişmelerle ortaya çıkan milliyetçilik ve bağımsızlık gibi yeni fikirlerle de tanışmışlardır. Yaşanan tüm bu gelişmelerin sonucunda ise, yine doğrudan dış müdahalelerin etkisiyle Osmanlı'dan ayrılarak milli bir kimlik ile oluşturulan ilk toprak parçası olma özelliğiyle bağımsız bir Yunanistan devleti ortaya çıkmıştır. Yunanistan devleti kurulduktan sonra topraklarını sürekli olarak Osmanlı devleti aleyhinde kuzeye doğru genişletmeye çalışmıştır. Bu gaye çerçevesinde 1912 yılında Makedonya ve B alkanlar'da yaşanan bunalımları takiben ortaya çıkan Balkan savaşlarının (1912-1913) sonunda ilhak edilen Girit Adası dahil olmak üzere, güney Epir, Selanik dahil Makedonya'nın önemli bir bölümü ve bazı Ege Adaları Yunanistan'ın eline geçmiştir. Böylece, 65.000 km2 olan Yunanistan yüz ölçümü 11 8.000 km2'ye, nüfusu da 2.666.000'den 4.363.000'e çıkmıştır. Ancak, Yunanistan Osmanlı İmparatorluğu'ndan biraz daha toprak koparmayı başarmışsa da, bu iktidarda bulunan Venizelos'un hayalindeki Yunanistan için yeterli değildir.
953 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.