Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zehra Çiğdem

Zehra ÇiğdemFilm Gibi Hukuk yazarı
Yazar
9.0/10
3 Kişi
13
Okunma
3
Beğeni
2.005
Görüntülenme

Hakkında

Zile, Tokat'lıdır. İzmir Karşıyaka Lisesi mezunudur. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1998'de bitiren Zehra Çiğdem Özcan 1999'da İzmir Barosu 2000 yılında İstanbul Barosu üyesi olmuştur. Özellikle Şirketler Hukuku, Fikri ve Sınai Haklar Hukuku, Sigorta Hukuku konularında yüksek deneyim sahibi olup aynı zamanda yayınlanmış eserleri de olan bir yazardır. İstanbul Barosu nezdinde yürütülen sosyal etkinlikler bakımından da iyi bir takipçi ve katılan olan Av. ÖZCAN mesleğin sorunları ve uygulaması ile ilgili çalışmaları da birlikte yürütmektedir. Öğrencilik döneminde bir süre Londra’da yaşamış olan Av. ÖZCAN İngilizce bilmektedir. İstanbul'da yaşamaktadır.
Tam adı:
Zehra Çiğdem Özcan
Unvan:
Avukat, yazar
Doğum:
Zile, Tokat

Okurlar

3 okur beğendi.
13 okur okudu.
15 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Vajina ahlak dışıysa, onun imalatçısından hesap sormalıdır Hıristiyanlar. Politikacılar erotik yayınların gençlerin ahlakını bozduğunu söyleseler de bu, koca bir yalandır. Onlara göre seks kötü ve pistir ama insanlık adına savaşarak kan dökmek kahramanlıktır. Peki, hangisi ahlak dışıdır? Seks mi, savaş mı?
Ama sorun şu ki, biri için tutuklamayla sonuçlanan beyanat "ifade özgürlüğü" iken, diğeri için "haddini bildirmektir''. Diğeri için "had bildirmek" öteki için "ifade özgürlüğü"dür. Esasında olansa bir iktidar savaşıdır ve kimin hakkında ne düşündüğümüz konusuna dair olan ifade güme gider.
Reklam
Ve bir mahkeme kararının da dediği gibi "zevkleri konuşmak yararsızdır, dava etmek ise daha yararsız."
Düşünceye karşı hoşgörü, yasaklanması saçmalık olacağından gereklidir. Herkes, nefret de dahil, dilediğini açıklayabilmeli ama kimse düşüncesini zorla bir başkasına kabul ettirememelidir. Dokunulmaz olan hiçbir şey yoksa, ifade özgürlüğünü sınırlayanlar, bu kez, bir dokunulmazı diğerleri aleyhine sınırsızca ifade etmiş olacaklardır. Kendi dokunulmazını korumanın saçma olmayan tek yolu, üstün olamayacağı başka dokunulmazların ifade edilmesine katlanabilmektir.
yıldızlı değil, çokk yıldızlı***
Benim için de Stalin su katılmamış bir diktatördür. Tıpkı Hitler gibi onun da eline milyonlarca insanın kanı bulaşmıştır. Onu kendisine yakın hissedenlerin konforlarını bozmaktan, ezberin rehavetine kapılmamaktan ve ötesini düşünmekten imtina etmeleri, kendi "devrimciliklerini" pekiştirecek metinler dışındakilere yüz çevirmeleri onların sorunudur. Kimseye -Stalin'in "öteki" icraatları hakkında yüzlerce metin varken- okumadığı için kızamayız. Ama başka bir şey için kızabiliriz: Benim bir siyasetçi hakkında ne düşündüğümü söylememe izin vermedikleri zaman. Kimse, eleştiriden ya da tanımlanmaktan azade değildir; bu, sosyalist liderler de dahil olmak üzere özellikle politikacılar için geçerlidir. Kaldı ki bu ideolojinin amacı özgürlükse, ideoloji taraftarlarının herkesin istediğini söylemesine itiraz etmeleri, özgürlük fikri ile ciddi bir sorunlarının olduğunu kanıtlar. Dolayısıyla bu çelişki, zaten özgürlük gibi bir derdinin olmadığını iyi bildiğimiz Kemalizmin, "ulu" önderine laf söyletmemesinden çok daha vahimdir. Daha kötüsü ise ateist olduğunu iddia eden bir ideolojinin, dinin en göbeğindeki kavramla, kutsallıkla kendini korumaya çalışmasıdır. Bu da demektir ki, Stalin taraftarlarına göre yalnızca kendilerinin ifade özgürlüğü olup, başkalarının ifade özgürlüğünün sınırı da yine Stalin'dir. Ama en kötüsü, kazara Stalin'i kutsal addeden zihniyet iktidara gelirse, bu ifademden ötürü hapse atılmam ya da daha kötüsüyle cezalandırılmam kuvvetle muhtemeldir. Tıpkı Stalin'in kendi muhaliflerine yaptığı gibi.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
151 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Hukuk mu gerçek, film mi
Bitirme ödevi gibi yazılmış bir çok sinema kitabından farklı, iddiaları ve isyanı olan bir kitap. Özellikle gereğinden fazla uzun bulduğum ama bilgi dolu olduğu için merakla okuduğum cadı avı bölümünde kadına karşı şiddete tarihsel bir yönden yaklaşıp sonunda hedefin aslında sadece kadın olmadığı, sorunun ataerkil sistemin bir sonucu olduğunu iddia ederken, satır arasında erkeğin de sistemin kurbanı olduğunu belirterek tarafsız bir yaklaşıma sahip olduğunu gösteren yazar gözümde bir düşünür seviyesine yükseliyor. Aslında sorun sistemde mi, yoksa sorun yok da, her şey doğal (natürel) da biz mi durduğumuz yerden, karşıyı gözümüzde büyütüyor ya da küçültüyoruz?
Film Gibi Hukuk
Film Gibi HukukZehra Çiğdem · Zoe Kitap · 20199 okunma