Başucunda bayramlıkları ile yatan heyecanlı çocuğun,
Torunun çaldığı zile sevinçle koşan dedenin,
Birazdan gelecek yavrusuna dolmalar saran annenin,
Bayramı gibi olsun BAYRAMINIZ...
A&Ş
Kaç pazartesi
Kaç mayıs
Kaç bahar
Geldi geçti...
İçerime ördüğü dilsiz duvarların yüzünü çentik ata ata yırttım...
Kaç mektup yolladım Azrail'e biliyor musun hafız?
A&Ş
Kimse O’nun gibi bir şairi terk edemez...
Kimse O’nun gibi bir sevdayı azarlayamaz...
Kimse O'nun gibi bir hayatı tutsak edemez...
Kimse O’nun gibi istediği zaman kalbini alıp gidemez...
Aynı akasyanın gölgesinde
hem dünyaya getirilen
hem de canına kıyılan
bir aşk hikayesinin yazarıdır O...
A&Ş
Kırk dereden su getirdim, yetmiş yaylanın çiçeğini topladım, kızdığım dağın odununu bile kestim...
O'nun şerefine gri göğün altında nice acı kahveler içtim, şiiri kaleme musallat ettim...
Hafız, böyle hikaye sonu olur mu canım?
A&Ş
Diyorum ki hafız, insan gözünden sakınıyor sevdiceğinden kalan tek mirası...
Aklının ucundan dâhi geçirmiyor, çıkarıpta kullanmayı...
Yüreğinin en gizli bölmelerine zulaladığı, yâr'inin melekleri gülümseten bakışlarını...
A&Ş
Karanlıktan güneşe açılan yegane pencerem...
İçerimdeki meczup avluların akıl hocası...
İzin almıyor ki gözlerimden akan yaşlar...
Sen bilirsin! Gereksiz deme hüznün...
A&Ş
Hafız!
Karşında göğü mesken etmiş, ışıklar saçan bir peri kızı...
Sen gölgeyi seven bir zavallı...
Haydi! Dilin söylemesin isyanını...
Gelde yaşa bu kaderi!
A&Ş