Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Merhaba kitap dostlarım  bugün GÖKÇEN KAÇAN kalemine aldığı Onsra serisi ilk kitabı Nar ile geldim. Kitabı anlatmak gerekirse kitaba başlarken çok merak ederek başladım yazarın ilk kitabı olmasına rağmen böyle güçlü yazarlarla tanışmış beni çok ama çok mutlu ediyor. Okuduğum çoğu askeri kurgunun aksine gerçekleri birebir yansıtması, mesleğin zorluklarını bizlere göstermeye çalışması da ayrıca takdir edilesi. Kitabı o kadar sevdim ki elimden bırakmak zorunda kaldığım anlarda isyan ettim. Çünkü kitapları sadece Büroda okuyabiliyorum .Aşkı, fedakarlığı, vefayı, dostluğu ve daha bir çok duyguyu okurken fazlasıyla hissettim. Kitabı okurken Alp Arslan çok fazla kızdım kin güttüm çünkü Jülideye o kadar ağır laflar söyledi ki beni çileden çıkardı Sibele bile dedim oda ileride seveceksin dedi nedenleri tranvalari var dedi ve ay haklı çıktı hem üzüldüm hem umarım mutlu olursun dedim hangi ara kalbim buzları eridi anlamadım bile .Melih ise kitapta en en çok sevdiğim karakter olabilir dostluğu kardeşliği sevgisi beni kendine hayran bıraktı Jülide ise bağları bambaşka boyuttaydi. Ali abi ise tam isminin hakkını veriyor Jülide ile abi kardeş gibi sevgileri ve saygılarını okurken hissediyor insan Melihten sonra en çok sevdiğim Ali olabilir kesinlikle .Ah Alp Arslan sana ne diyebilirim ki düşmana zaafını belli edersen ilk listeye onu alırlar biliyorlar ki seni kuracakları yer tek yer orasıdır. Kitap öyle bir yerde bitti ki nefessiz kaldım resmen. Sıcak çatışma yaşanır ken Ömer'in yenge diyeceği üç kişi var ; Vildan Jülide Begüm ! Sizce hangisinin eşi yada sevdiği kadın.
Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Bir insanı kendinizden kaçırmak mı istiyorsunuz? Ona hemen uzun yazı yollayın. En entelektüel arkadaşınıza bir kitap yollayıp “şunu oku, haftaya üzerine konuşalım” deyin, haftaya telefonlarınıza çıkmayacaktır. Artık kimsenin uzun yazı görmeye tahammül edemediği bir çağdayız. Kitaplar artık kitap olmaktan çıktı; her kitap adeta bir ayı kaçırma düdüğü oldu. Bir ortama bir kitap geldi mi, uzun bir makale girdi mi insanlar yavaş yavaş uzaklaşıyorlar oradan ve doğal habitatlarına kaçıyorlar. Kaç defa kafelerde bilerek kitap unuttum, saatler sonra gittiğimde aynı yerde duruyordu. Mesleği uzun yazı yazmak olan yazarların bile başkasının uzun yazısına tahammülü olduğunu sanmıyorum. Aynı kitabı farklı yaşlarda okursan kaçırdığın çok şey olduğunu fark edeceksin diye bir şey vardı eskiden. 15 yaşında okuduğum kitabı, 30 yaşında okuduğumda gerçekten de ilk okuduğumda kitabı aslında hiç anlamamış olduğumu fark etmiştim. Geçen yine elime geçti o kitap. “Bir daha okuyayım ki bu sefer daha iyi anlayayım yazarı” dedim, üçüncü cümlede uyuyakalmışım. Bir hafta boyunca kitap kapağıyla göz göze geldik. Koltuğun üzerinde, yatağın yanındaki komodinin üzerinde, çalışma masamda hiç okunmadan köpek gibi oradan oraya gezdi zavallı. Bir ara pencere kapanmasın diye pencerenin kenarına sıkıştırdım onu, zira tuğla gibi kalın bir şeye ihtiyacım vardı ve işimi gördü doğrusu. Yüzyıllar önce yaşamış bir yazarın düşünceleri, şimdi evimi püfür püfür etmeye yarıyordu. İşte edebiyatın gücü!
Reklam
Evett çok merak ettiğim, okumak için yazı beklediğim kitabı yaz gelmeden okudum. İyi ki okumuşum diyorum çünkü kitap da hem yaz hem kış geçiyordu. Bu yüzden çok üzülmedim. Konusuna gelecek olursak Ninesi ile Muğla’nın küçük bir kasabasında yaşayan Yasemin, geçimini hayvanlarından ve tarladaki bitkilerinden sağlamakta. Bir gün bunları pazarda satan Yasemin’e, bir çocuk çarpar ve sattıkları heba olur. Böyle böyle ilerlerr. Kitap genel olarak güzeldi ama fazla “soft” bir ilişki vardı. Böyle tatlı çiftleri okumayı çok seviyorum ama bu bana bile fazla geldi. Bir ara kitap durağanlaştı, sıkılmaya başladım derken tekrarsan olaylar olaylar… Kitabı okumaya başladığım ilk andan beri çok beklediğim bir şey vardı, bunun olması beni mutlu etti. Biraz da ihtiyaçtı aslında bu… Samimiliği, köy havasını kitapta alabiliyorsunuz. Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı ve diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Okumaya devam edeceğim. Bu arada bu tek kitaplık bir seriydi günümüzden çerez niyetine okunurdu diye düşünüyorum.
İmtihan...
Delikanlının biri bir gün başlamış aşkı aramaya. "Ben âşık olacağım." deyip sokağa çıkınca da insan tak diye âşık olamaz ki kardeşim. Olunmaz. Aşk çıkar gelir. Ve o anda yapabileceğin bir şey de yoktur. O hakikaten aşksa ona "hayır" deme şansın yoktur. Değilse senin herhangi bir "evet" deyişinle onu aşka çevirme
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
“İnce Memed 1-2” Kitap Yorumu “Korku insanoğlunun yüreğine işlemiştir, bunu bilmez. İnsanoğlu salt korkudur, bunu bilmez. Bilmez de kendine yediremez korkuyu… “ Yazarların doğdukları, büyüdükleri coğrafyayı bütün çıplaklığıyla anlatmaları her zaman ilgimi çekmiştir çünkü o hikayelerde yanlış veya eksik şeylere rastlamazsınız, ne ütopiktir ne
Reklam
Son zamanlarda başladığım kitapları bitiremiyorum, daha önce beğenmediğim bir kitabı bile zorla kendime bitirirmeye çalışırdım Evet, şimdi düşünüyorum da kendime haksızlık yapmışım bazı yerlerde neden saçma da olsa o kitabı bitirme zorunluluğu hissetigimi bilmiyorum. Hem kitap okumak bir marifet değil,kitap okumak bir ihtiyaçtır ve insan ihtiyacına göre kitapları okumalı.ama artık bunu yapamıyorum... Bir süredir okuduğum kitapları ve bu kitabı yine kendime dayatırken bitirmeye çalışırken buldum kendimi en son dün akşam kesin bırakma kararı aldım, hayatımda bir kitabı yarıda bırakmak kadar zor kararlarım olmadı insanî ilişkilerimde bile çok hızlı karar verirken bunu bir kitap için yapamamak bana çok ilginç geliyor, nerden geliyor bu kitaplara bağlılığım gerçekten bilmek isterdim belki de hayatın benim için bir ilk kaçış yapısı olduğu için buna bu kadar bağlıyımdir herneyse uzatmaya gerek yok ben yine kaldığım yerden devam edeyim sanırım ben bu kitabı bitiremiyorum güzel olmasına rağmen okuyamıyorum kendimi kitabın olay akışında bulamıyorum velhasılı kelam yazarın hayata insalara ilk başta öğrencilerine olan tutumu yaklaşımı çok güzel keşke bütün eğitimciler böyle olsa. Umarım birer eğitimci adayı olan bizler de ilerde bu kadar sevilen sayılan bir öğretmen oluruz amacımız başkalarının umudu olmak kalplerine dokunmak.. #ÖĞRETMEN
Bir yazar için eserini ortaya çıkarmak uzun soluklu bir serüvendir. Genellikle kendi yaşam döngüsündeki olaylardan etkilenerek başlarlar yazmaya. Bir okuyucu olarak en sevdiğim şey yeni bir yazarın eseri ile tanışacaksam ve hele ki birden fazla eseri varsa tüm eserlerini almak, ilk eserinden başlayarak okumaktır. Böylece yazarın kelimeler içindeki
Okurken boğazımı düğüm düğüm yapıyor kitap.İza’nın şarkısı,Yazarın okuduğum ilk kitabı,ama son olmayacağı kesin. Olay akışı durgun,bir o kadar çarpıcı. “Fark etmeden ölmüş olabilir miydi?”
FISILTININ ÇIĞLIKTAN DAHA İYI DUYULACAĞI KANISINDAYIM -Yarın Yayınları arasında çıkan ve kısa sürede 2. basımı hazırlanan “Günlerimiz"de hayatın ve insanın, şiirin merkezine oturtulduğu gözlemleniyor. Bu olgu kendiliğinden mi ortaya çıkıyor, yoksa bilinçli bir seçim mi? -Hayatı ve insanı bir yana bırakırsanız, zaten bütün sanat dallarından
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.