İnançsız olmak mümkündür. Ama inançsızlığını başkalarının inançlarını alay konusu etmek, demagojik, ironik ve olabildiğince alaycı...
Kendi pozitif düşüncesini veya aslında evrene hükmettiğine inandığı realist felsefeyi, dinlere saldırmakta kullanan ve kendi kıt akıl ve kanaatiyle geviş getiren hatta ağzıyla deffi hacet yapan saramago gibi ilimsiz, bilgisiz, cahil, ukala; haddizatında hissis, duygusuz insanlıktan, erdemden bihaber; bir o kadar da çılgın ve gereksiz fikirlere sahip ruhsuz bir insana Nobel edebiyat ödülü verilmesinin tek açıklaması: zaten bu ödülün, dünyayı fesada sürüklemek isteyen futursuz, pervasız, vicdansız ve bir o kadar ruhsuz ve kişiliksiz kişilere bu ödülün veriliyor olma ihtimalinden başka birşey düşündürmemiştir bana.
Kanımca, bu dünyaya müdahale etme gücünü ve selahiyetini kendinde gören firavunlardan başka egemen güçler kalmamış olsa gerek.
Popülerleştirilen kitapların insanlara adeta dayatıldığını düşünüyorum.
Birileri, çeri çöpü patlatıp yaldızlayıp insanlığa sunuyor ve bunun karşılığında milyonlar kazanıyor.
Evet, ne de olsa dünya hayatı(pozitivistler tarafından) besin zinciri olarak görülen bir hayattan ibarettir. Kurtlar yedikleri koyunlara acıyacak değil ya!!!