Toprak Ana kitabı tam olarak, savaşın insanlardan ve insanlıktan çaldığı şeyleri gözlerimizin önüne seriyor. Kitabı okurken, dert ettiğim şeylerin savaştaki insanların dertlerinin yanında ufacık bir nohut tanesi kadar kaldığını fark ettim. Bu benim için büyük bir aydınlanma oldu. Aynı zamanda kitabı okurken her ne kadar empati kurmaya çalışsam dahi, empati yapmaya tam olarak cesaret edemedim. Çünkü savaşın zorluklarını iliklerime kadar hissettim. Tolganay’ın eşini ve 3 oğlunu da her şeyin farkında olarak savaşa göndermek zorunda kalması, içinde bulunduğu durum gereği çektiği zorlukları ve büründüğü duyguları, okurken resmen ben yaşamış kadar oldum. Bu konuda kitabın Tolganay’ın yani bir annenin ağzından anlatılmış olması da çok büyük bir etken olsa gerek. Bence kitap 2. Dünya Savaş’ının cephe dışında, savaşın görünmez kahramanı olan köy halkının hayata tutunmak için verdiği mücadeleyi, hayat dolu savaşı çok güzel bir şekilde aktarmış. Bunları aktarırken bizleri sadece hüzüne boğmayıp kitapta aynı zamanda çok güzel bir aşk hikayesi işlemiş Aytmatov. Benim için Toprak Ana kitabı Aytmatov’un tıpkı öbür eserleri gibi çok etkileyici ve etkili olmasının yanı sıra yeri geldiğinde güldüren yeri geldiğinde ise ağlatan harika ötesi bir kitap. Türk kadınının, duygularını Tolganay üzerinden müthiş bir şekilde anlatması da Aytmatov’un ne kadar değerli bir yazar olduğunun göstergesi olsa gerek. Bu değerli eseri için sayın Cengiz Aytmatov’u saygı ve hürmetle anıyorum..