Mezar Taşları
Kültürümüzde; edebiyat, tarih, sosyoloji gibi diğer alanlar için de önemli birer vesika teşkil eden ve birinci elden kaynak olarak kullanılan yapılardan biri de mezar taşlarıdır. Kültürümüzde mezar taşlarının üzerine, ölümü, insanların faniliğini ve bâkî olanın Allah olduğunu belirten ibareler, şiirler, dualar ve darbı meseller yazılması gelenek olmuştur. Taşın üst kısmına bazen besmele de yazılmakla birlikte daha çok ‘hû, hüve’l bâkî’ gibi yalnız Allah’ın ebedi, her zaman diri ve yaratıcı olduğuna işaret eden ibareler işlenmiştir. Bu ibareler insana bir yandan Allah’ın üstün kudretini hatırlatırken, öte yandan kulun faniliğini ve ölüm karşısındaki aczini dile getirmektedir. Anadolu’da Türklerin yaptığı mezar taşları, kitabeleri, yazı stilleri, motifleri ve boyutları ile birer sanat eseri mesabesinde kabul edilmektedir. Daha sonraki dönemlerde bu sanat anlayışı Selçuklulardan Beylikler aracılığıyla Osmanlılara geçmiştir.
56 yaşında hayata gözlerini yuman Apple'ın kurucusu Steve Jobs’un yazdığı son yazı: İş hayatında, büyük başarılara ulaştım. Kimilerinin gözünde; Hayatım, başarının timsali; Fakat işim dışında; Çok az neşem oldu benim. İşin sonunda; Zenginliğim ve alışmış olduğum hayatın, Bana getirdiği tek gerçeklik; Ölümle yüzleştiğim şu anda, Yatağımda
Reklam
TAOCULUK Çin kökenli dinî-felsefî sistem. Taoculuk (Taoizm, Daoizm), Konfüçyüsçülük’le birlikte 2000 yıldan fazla bir süredir Çin’de hayatın her alanını biçimlendirmiş iki büyük yerel dinî-felsefî sistemden biridir. Temelinde “yol” mânasında tao (dao) kavramının yer aldığı Taoculuğun Çince karşılığı Dao-cia’dır (yolun nesli). Kökeni eski Çin
56 yaşında hayata gözlerini yuman Apple'ın kurucusu Steve Jobs’un yazdığı son yazı: İş hayatında, büyük başarılara ulaştım. Kimilerinin gözünde; Hayatım, başarının timsali; Fakat işim dışında; Çok az neşem oldu benim.
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
İran hakkında ülkemizde kol gezen bir cehalet var. Bu cehaletin bile isteye üretildiğini düşünüyorum. Bir kitleyi bir konu hakkında ne kadar cahil bırakırsanız, o kitleyi o konu hakkında istediğiniz şeye inandırmanız o kadar kolay olur. Örneğin yıllar önce bir kitapta Suudi Arabistan'da Şiilerin "kuyrukları" olduğuna inandıklarını okumuştum. “Buna nasıl inanabilirler?” diye düşünmüştüm o yıllarda. Sonradan anladım ki, bir toplumu gerçeklikten kopardığınızda bu mümkündür. Nitekim buna benzer bir örneği 9 Kasım 2022'de yaşamıştık. O gün NTV Mehsa Emini olaylarından dolayı 15 bin protestocuya "ölüm cezası" verildiğini meclisin onayladığını yazmıştı. Çeşitli gazeteler de aynı haberi geçmişti. Bu kadar akıl dışı bir haber ülkemizde yapılabiliyor. Üstelik bu haberler hâlâ da duruyor. Düzeltme ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Şu sıralar da İran halkının Reisi’nin ölümünü “havai fişeklerle” kutladığından tutun da, suikasti oğluna yol açmak için Ayetullah Hamaney’in tasarlamış olabileceğine kadar pek çok manipülatif haber ve yazı dolaşımda. En son Reisi'nin “çığlıkları” eşliğinde helikopterinin düşme anına ilişkin bir haber dolaşıma sokuldu. Aslında bu bir cehalet değil, cehalet üretimi. Cehaleti sürekli abartılı ve fantastik haberlerle güncellemeniz gerekiyor ki, toplum gerçeklikten kopsun. Kopsun ki, söylenilen her yalan makbul karşılanabilsin.
Reklam
450 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.