Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeki Kara

Zeki Kara
@yazimakinesi
Gazeteci - Eğitimci ✓Türkiye'nin Yaşayan Yazı Makinesi GENEL KÜLTÜR KİTAPLARI 1) Veda Eden İsim 2) Üçüncü Sınıf Vatandaş 3) Kadın, İnsanın Yarısıdır 4) Sökülen Seslerin Dansı
Öğretmen
Yüksek lisans
Adana
16 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gülücük, öpücük, karardı, sarardı (ses olayları)
GÜLÜCÜK Bu kelimede hangi ses olayı var? Önce ekine ve köküne ayıralım. Gül-ü-cük diye mi ayıracağız? Eyleme küçültme eki getirilir mi? Örneği yok bunun. Olmadı bu. Azıcık, daracık gibi örneklerde kelimenin kökü isim. Gülücük kelimesinin kökü eylemdir. Haydi, tekrar düşünelim. Gül - ü (ş) - cük şeklinde olabilir mi? Kelimeye -üş eki (isim-fiil) getirilmiş. Sonra küçültme eki gelmiş. Dolayısıyla -ş ünsüzü düşmüş. Burada ünsüz düşmesi örneği vardır. ÖPÜCÜK Üstteki "gülücük" örneğinde olduğu gibi bu kelimede de ünsüz düşmesi vardır. Öp-üş-cük şeklinde ekine ve köküne ayırırsak yine -ş ünsüzünün düştüğü gözüküyor. SARARDI Bu kelimede hangi ses olayı var? Sarı bir renk adı. Kökü sarıdır. Ekine ve köküne ayıralım. Sarı-ar-dı şeklinde olur. Renk adı yapım eki alıyor ve isimden fiil yapılıyor. Türetilirken ünlü düşmesi söz konusudur. (-a ünlüsü düşmüş) KARARDI Üstteki "sarardı" örneğinde olduğu gibi bu kelimede de türetme sırasında ünlü düşmesi vardır. Kara-ar-dı şeklinde ekine ve köküne ayırırız. Üstteki örnekle aynı şekilde -a ünlüsü düşmüş.
Reklam
ORCİK NE DEMEK?
Elazığ'da bir kadının yöresel ürünler satan bir iş yerinden orcik çalması güvenlik kamerasına yansıdı. Durumu polis ekiplerine bildirmeyen işletme sahibi İrfan Açıkoğlu, "Yaşanan olayda kadının belki parayı unuttuğunu ve geri getireceğini düşünmüştüm fakat geri getirmedi. Gelip bana param yok deseydi ben kendim onu ikram ederdim." dedi. Haberde geçen "orcik" kelimesinin anlamı parantez içinde verilmiş ancak burada paylaşmadım. TDK'nin sözlüğünde de bu kelime var. Bilenler parmak kaldırsın.
TEDBÎRE TAKDÎR UYMUYOR
"Sakarya Muharebesi devam ederken siperde Selami Efendi, Mahir Efendi'ye vasiyetini söyler: --Yenge için vasiyetin yok mu? --Yok, o vazifesini bilir. --Benim var. --Buyur. --Başkasıyla evlenmesin. Selami Efendi bir an sustu. --Evlense bile lütfen yeni kocasına ut çalmasın. (gene bir an durdu) --Çalsa da hiç olmazsa, "neyleyim takdire tedbir uymuyor" şarkısını söylemesin." ( Bir Mülkiyet Kalesi - Kemal Tahir) Şimdi parçada sözü edilen Udî Afet Mısırlıyan'ın bestelediği, Zeki Müren'in de söylediği şarkının sözlerini okuyalım. Kul istediği kadar tedbir alsın, Allah'ın takdiri tedbire uymuyor. "Nâle-i can-gâhı cânan duymuyor Neyleyim tedbîre takdîr uymuyor Derd-i mihnet tende rahat koymuyor Neyleyim tedbîre takdîr uymuyor Çok tabîbe ettim arz-ı ihtiyaç Bulmadım derd-i aşka hiçbir ilaç Etmedi bahtım felekle imtizaç Neyleyim tedbîre takdîr uymuyor" *Nâle-i can-gâhı: Can evinin iniltisi, feryadı. *Mihnet: Sıkıntı, zorluk, üzüntü, belâ. *İmtizaç: İyi geçinme,uyuşma, anlaşma.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
EHVEN-İ ŞER (EHVENİŞER)
Arapça "ehven" (daha zararsız, daha az kötü) ve "şerr" (kötülük) kelimelerinden oluşur. Kötü olan iki şeyden daha az kötü, zararı daha hafif olanı anlamına gelir ehvenişer. 1918'in sonları... Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'ndan bitmiş bir halde çıkmış ve toplumdaki birçok aydın İngiliz ve Amerikan mandasına girmek gerektiği üzerine açıklamalar yapıyor... Halide Edip, Minber gazetesindeki makalesinde "Bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat (geçici) bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz" diye yazdığında ilk kez ehven-i şer kavramı gündeme gelmişti. Ardından Sivas Kongresi'nde de aynı tartışma gündeme geldi. Vasıf Bey, Sivas Kongresi'ndeki konuşmasında yine aynı kavramı kullandı: "Manda'nın isminden korkmayalım, isterseniz buna 'müzaheret' diyelim. [...] Büyük bir harpten mağlup çıktık. İngiltere'yi kendimize ebedi düşman ve Amerika'yı şerrin ehveni saymalıyız." Ancak Mustafa Kemal Sivas Kongresi'nde 'Amerikan Mandası' ve 'İngiliz Himayesi' arasında 'Hangisi ehven-i şerdir?' diyerek tercih yapmaya çalışanlara cevabı şöyle olmuştu: 'Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!'
YALAN ŞÖHRET
Mithat Cemal Kuntay, Mehmet Akif Ersoy adlı eserinde Akif'ten şöyle bahsediyor: "Dalkavukluk etmeyen adam gördüm fakat dalkavukluktan hoşlanmayan adam görmedim. Bunun bir müstesnası vardır: Âkif." Yağcılığın, aşırı saygı ve sevginin ezberlendiği bir dönemdeyiz. Bilgi, beceri ve birikimler ortaya konulması gerekirken taklit, sahte, kopya davranışlar kol geziyor. "Memleketin bir felaketi de bu yalan şöhretlerdi" şeklinde bir cümle geçer aynı eserde. Beşeri zaaflarımız can sıkıcıdır. Halbuki yalan değil miydi her şey? Ne de güzel özetlemiş bakın dizeler... "Bil ki bir mezar taşıdır insandan yarına kalan. Ve unutma, onu da başkası yaptırır, gerisi yalan"
Reklam
YÂLEL – YÂLELLİ (Arapça yā lelli)
Arapların şarkılarında terennüm sözü olarak çokça tekrar edilen kelime. Bilhassa uzadıkça uzayan ve bıktırıcı bir hal alan şeyler için kullanılır ve Arab’ın yâlellisi gibi söyleyişinde geçer. TDK ise Arapça yā + leylī olarak "uzun ve tekrarlardan oluşan şarkı" olarak açıklar. Şimdi Sezen Aksu'nun "Adem Olan Anlar" adlı şarkısını hatırlayalım. "Ben bu dünyaya bir türlü alışamadım Bu yüzden insan içine karışamadım Bana mı sordunuz adımı koyarken Bir küstüm bir daha barışamadım Uyumlu faniler bana uyumsuz derler Delirttiniz beni ey ehven-i şerler Uzlaşırsam namerdim ateşe verseler Garanti muhabbetlere yılışamadım Ha desen olmaz a ha desen olmaz Birine uysa öbürüne uymaz Yalelli yalelli yalelli o zaman Yalelli yalelli yalelli o zaman"
LEFFÜNEŞİR
NEŞİR 1- (eskimiş) Yayma, dağıtma, saçma. 2- (eskimiş) Yayım. Neşredilmek, neşretmek, neşrolunmak ve leffüneşir bitişik yazılır. Bu paylaşımda "leffüneşir" hakkında bilgi aktarayım. Leffüneşir, bir sözde iki veya daha çok ismi zikrettikten sonra arkasından onlarla ilgili sıfat veya fiilleri sıralama şeklindeki edebî sanattır. Leff
Avuç İçi Kadar Mutluluk
Haziran 2016’nın son günleriydi... Masörü, karnının sol tarafında bir şişlik fark etti. Oysa ne ağrısı ne de başka bir sağlık sorunu vardı. Usta müzisyen Fatih Erkoç, içindeki şüpheyle hastanenin yolunu tuttuğunda aklında kanserin k’si yoktu. Ancak üçüncü evre lenfoma teşhisi kondu. Tedavi sürecinde günlük tutan Erkoç, ‘Avuç İçi Kadar Mutluluk’ adlı kitabında kanseri nasıl yendiğini anlatıyor. Bir röportajında şöyle demiş: "Kitabımda da dediğim gibi, bence en ölümcül olanı ruh kanseri. Kanser vücuttan atılır ama can çıksa da huy çıkmaz misali o kötü hücreler ruhtan atılmıyor. Bunun ilacı yok. Bu yüzden yeter ki kirlenmeyelim, ruhumuz kanser olmasın." Sizleri 1992 yılına götürüyoruz. Fatih Erkoç söylüyor. "Avuç İçi Kadar" diyor. "Her zaman az veren candan verirmiş Bana biraz ümit biraz sevgi ver Kim demiş sevenler çok şey istermiş Avuç içi kadar mutluluk yeter Açtım ellerimi dilenci gibi Çok görme ne olur çevirme geri Küçük bir çocuğun sevinci gibi Avuç içi kadar mutluluk yeter"
KARAR VERELİM
Yerel seçimler geride kaldı. 50 bin muhtar seçildi. Bu çağda muhtarlıklara gerek var mı? Bu konuyu tartışalım ve en doğru adımları atalım. Belediyeler de devlete yük olmaya başladı mı? Denetim eksik olduğu için birçok belediye borç batağında. Adam kayırmanın ve ihale savaşlarının olduğu belediyecilikte hizmetlerin çoğu şirketler aracılığıyla veriliyor. Karmaşıklık ve hile devreye giriyor hemen. Birileri zenginleşmeye başlıyor. Devletimiz zarara uğratılıyor. Belediyeleri de tartışalım acilen. KARAR VERELİM Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme... Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması... Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme... Evet, adaletten bahsediyorum. Düzelmek ve düzeltmek istiyorsak çözüm bellidir. Anadolu irfanı mı, şark kurnazlığı mı? Ahlak mı, para mı? Liyakat mi, kayırma mı? Vatan ve millet mi, kişisel menfaat mi? Dürüstlük mü, ikiyüzlülük mü? Karar verelim...
Kendini ifade edememe
Survivor yarışmacısı Yaman'ı takip ediyorum ekranda. Kekeme olduğu için yarışmada sık sık konuşma zorluğu çekiyor. Son zamanlarda da daha çok susmayı tercih ediyor. Konuşma bozukluğu olduğu için düşüncelerini doğru olarak açıklayamıyor. Kısa cümlelerle hata yapmadan konuşmayı deniyor daha çok. Yaman, 1995 doğumluymuş. 29 yaşında...
Reklam
Çakır
ÇAKIR: (eskimiş) şarap. ÇAKIRKEYİF: (mecaz) Yarı sarhoş, yarı sarhoş bir durumda. Kaşgarlı Mahmut’un Divan’ında şarap kelimesi yok ve yerine “cagır” kelimesi geçiyor. Hem meşrubat hem de alkollü içki anlamında kullanılmış. İçildiğinde tatlı bir sarhoşluk yarattığı için bugün de hâlâ kullanmakta olduğumuz “çakırkeyif olmak” sözü cagır içip keyif bulmaktan geliyor. Ahmet Vefik Paşa’nın Lugat-ı Osmani (1876) eserinde de “çakırkeyif” kelimesi biraz sarhoş anlamında geçiyor.
DİTMEK - DİDİKLEMEK
DİTMEK 1- Yün, pamuk gibi şeyleri tellere ayırarak kabartmak. 2- Elle çok küçük parçalara ayırmak. DİDİKLEMEK 1- Çekiştirerek veya ısırarak parçalamak, gagalamak. 2- Bir yerin veya bir şeyin içindeki eşyayı karıştırarak aramak, araştırmak. 3- (mecaz) Bir konuyu bütün ayrıntılarıyla gözden geçirmek, iyice araştırmak. 4- (mecaz) Huzursuzluk vermek, sıkıntıya sokmak. DİDİNMEK Büyük bir gayret sarfederek, çırpınarak durmadan çalışmak, çabalamak, uğraşmak. --------------- Tevfik Fikret "Ferda" adlı şiirinde gençlere şöyle mesaj veriyor: "Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır; Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!" Zaman durmak zamanı değil ey insan, bu zamanda çalışmak gerek her zaman. Kalk ve uğraş bul kendine. Hayatın boyunca didin, durmadan düşün, akıllı ol ve ara, aradığını bul ve ona doğru koş. Bulduğun zaman al onu ve dünyaya haykır insanlığı.
YAĞMA HASAN'IN BÖREĞİ
"Hakkı olan veya olmayan herkesin yararlandığı kaynak" anlamında kullanılan bir söz. (TDK) Börek ustası Hasan Kılıç’ın börekleri o kadar nefis, öyle lezzetli olurmuş ki daha seyyar arabasıyla Karamürsel -Kocaeli'nin ilçesi- sokaklarına çıktığı anda, ilçe halkı arabanın başına toplanır, börekleri adeta yağmalarcasına kapışırmış. İşte bu nedenle böreğin adı "Yağma Hasan’ın Böreği" olarak kalmış. Adı ve lezzeti hâlâ yaşatılan Yağma Hasan Böreği, bugün markanın üçüncü kuşak temsilcisi Ali Nail Erol’e emanet. 1937 yılında dedesinin başladığı işi dayısı Halil Kılıç’tan devralan ve Yağma Hasan Böreği’ni tam 25 yıldır işleten Ali Nail Erol, böreğinin sırrını şöyle açıklıyor: “Dedem böreğin hamurunu ipek gibi incecik açarmış, bu nedenle börek çok lezzetli oluyormuş. Tezgâha düştüğü an insanlar yağmalarcasına kapış kapış alıyorlarmış. Sonra dedemin arabasına "Yağma Hasan’ın Böreği" yazmışlar, dükkân açılınca da aynı isimle yoluna devam etmiş. Biz de bu tarife uygun olarak incecik açıyoruz böreğin hamurunu.
Tehlike
1) Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara. 2) Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum. Tehlike atlatmak, tehlike çanları çalmak, tehlike yaratmak, tehlikeye atılmak, tehlikeye atmak, tehlikeye düşürmek... Doğmak, ilk yaşamsal tehlikedir. Korkunun ilk habercisi... Ölüme de yaşamsal son tehlike diyebiliriz. Hayatta olmak bir tehlike midir? Evet. Düşünmek, karnın aç olması, fesatlık, açgözlülük vb. her şey bir tehlikedir. İnsanın en yakınından zarar görme ihtimali, tehlikeli durumdur. Görünen tehlike işaretleri kadar görünmeyen tehlike işaretlerini de iyi hesaplamak gerekir. Birlikte kazanmayı başaramayanlar, birlikte kaybetmeye mahkûmdur. Tehlikeden uzaklaşmak gerekir ancak saldırı karşısında kaçmak tavşanın uyguladığı bir stratejidir. Şahsınıza yapılacak saldırılardan kaçmanın bedeli ağır olur. Savaşmanız gereken durumlarda sonunu ve sonucu düşünmeye gerek yok. Çözülemeyen problemler, haksızlıklar, kandırma, hakaret, yalancılık... Hisler büyüdükçe, tehlike de büyür.
Şiar
HABER: DEVA Partisi Muğla İl Başkanı Emre Çay, AK Parti Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Aydın Ayaydın ile görüşmesinin ardından görevinden ve partisinden istifa ederek AK Parti'ye katıldı. Katılımın DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın Muğla'ya geleceği gün gerçekleşmesi dikkat çekerken Çay yaptığı açıklamada "Bu kararımı alırken, geleceğe dair umut dolu bir bakış açısıyla, şehrimizin gelişimi ve refahı için daha etkili ve yenilikçi çözümler sunabilmeyi şiar edindim." ifadesini kullandı. YORUM "Şiar" sözcüğünü açıklamak için üstteki haberi paylaştım. Şiar; duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik anlamına gelir. Şiar, temel ilkedir. Türkçe karşılığı olarak "belgi" sözcüğünü türetmişiz ancak bu sözcük pek tercih edilmiyor. Haberde geçen "şiar edinmek" ise benimsemek, ilke olarak kabul etmek anlamına gelir. Siyaset, bazen süslü cümlelerle yapılır. Aslında niyet ve hedef aynı. Her şey dönüp dolaşıp menfaate çıkıyor.
248 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.