"Astronomi okumak istiyorum," dedi genç oğlan, "çünkü za­man denen şeye artık tahammülüm kalmadı. Zamanı düşün­dükçe kendimi onun içinde hapsolmuş gibi hissediyorum ve inanıyorum ki mutlu olabilmem için ondan tamamen uzaklaş­mam gerekiyor."
"Şiir as­lında hayatın tadı. Gündelik hayatın aleladeliğine katlanmamı­za yardım ediyor."
Reklam
Aşk da işte böyle bir şey olmalı bizim için, hayatımızın tüm yollarında, bir ruhun, bir varlığın yakınlığı gibi varolmalı, gerçek doğamızı, mutluluğıımuzu ve mutsuzluğumuzu kendi­liğinden yansıtabilmeli ve bize her şeyin bir rüya olmadığı güvencesini verebilmeli.
Varlığımız da aynen böyle, tanıştığımız her bir kişinin bilincine akseder ve asla tam olarak gerçek ruhumuza benzemeyen, fakat bizim hakkımızdaki gerçeği söylediği farz edilen bir karikatüre dönüşür.
Belki de insanın tek başınayken gerçeğe sadık kalması imkansız. Gerçek de aynen zaman gibi, insanlarla birliktelikten doğan ve ona dayanan bir kavram.
Karen Blixen'ın Yedi Harika Hikaye'de yazdığı gibi: "Her derde deva olduğunu bildiğim bir şey var: tuzlu su... hangi formda olursa olsun. Ter, gözyaşı, deniz suyu."
Sayfa 111 - domingoKitabı okudu
Reklam
Bence kadının bu dünyada uğradığı en büyük haksızlık, hiç yalnız kalmamış olmasıdır. Hz. Adem, kısa da olsa uzun da olsa bir süre tek başına kaldı. Yeni ve sakin topraklar üzerinde do­laştı. Yırtıcı hayvanları seyretti ve düşündü. Hepimiz doğum­dan itibaren o devrenin hatırasını bilinçaltımızda taşıyoruz. Za­vallı Havva dünyaya geldiğinde erkeğini mevkiine çoktan yerleşmiş, ve kendisinden bir şeyler talep etmeye hazır durumda buldu. Kadın bunun için yaratıcısına hep kırgındır ve bunun ona bir hak kazandırdığını düşünür: cennetin bir süre yalnız kendine ait olması hakkı.
Hayat denen şey aslında, Yaradan'ın, taşlarını tek tek bizzat yerlerine yerleştirdiği bir mozaik esere benziyor.
"Hayatta karşılaştığımız her insanın, düşünce dünyamız­da bir yeri olmalı, bahçemize ektiğimiz bir ağaç için olduğu gi­bi veya salonumuza koyduğumuz bir mobilya Yapacağı­mız en iyi şey onlara ihtimamla bakmak ve onlardan yararlan­mak, bir köşeye atıp bırakmak yerine; zira sonra geriye elimiz­de çırılçıplak bir bahçe ve boş bir ev kalır."
103 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.