NEFSİNİ İLÂH KILAN!..
- " (...) Nefs, o yönüyle bedene, bu yönüyle Allah’a bakan… Fikir, bir suret olmakla, “kalıb değil”, gaibe bakan yönüyle işaretlenmiş nefs; hâni, kendi kendine kaldıkta, “kendi putunu kendi yapar, kendi tapar” hesabı, “benim inancım bu!” diye, nefsini ilâh kılan; bir elmas sorguçlu fakir, zengin görünen bir mahrum…
Sayfa 486 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
İbn Arabî, yaratılıştaki mertebeleri ve nispetleri açıklamak için “Bütün türeyenler Allah ile âlem arasında varolmuştur” der. O, Futûhât-ı Mekkiyye isimli eserinde konuyu şöyle açıklar: Eğer durum böyle olmasaydı, “Allah, Ademi kendi suretine göre yarattı” hadisinin anlamı kalmazdı. Çünkü İbn Arabî’ye göre insan özü (ruhu) yönüyle; Allah ona kendi ruhundan üflemiş, böylece de onun zatını âlem’in hulasası (yaratılan her şeyden pay sahibi kılarak) olarak yaratmıştır. Bu yönüyle o hem yaratılan her şeyden bir özellik almış. Hem de onlardan farklılaşarak (insan-ı kâmil) biricik, kendine has farklılıkları kesbetmiştir. Bu yüzden der İbn Arabî, eğer Allah bir an insana nazar etmeseydi, bütün varlıklar yok olurdu. Burada suret ise sadece zat ve yedi nitelikten ibaret değildir. Böyle bir düşünce doğru değildir. Çünkü hayvanın da bir zatı ve nitelikleri vardır. Hayvanda canlıdır, bilendir, irade (içgüdüsel olarak) edendir, güç yetirendir, konuşandır (kendine has diliyle), duyandır ve görendir! Böyle bir durumda insanın (ilahi) surete tahsisi anlamsız hale geli.
Reklam
NEFES PAYI...
- “Kendi kendine engel BEN”, müsbet ve menfi mânâda “örtü” olarak, müsbet ve menfi FİKİR’in karşısındadır ki, FİKİR hakikati de belirttiğimiz veçhile MUTLAK FİKİR’e nisbetledir... FİKR. Suret... “İdrakin aczini idrak bir ilimdir”; bunun hakikatidir ki, düşünen adamın nefsine NEFES payıdır..."
Sayfa 88 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
*HEBÂ...
- "(...)Suda ilim, suda hayat, suda zaman… Alelâde bakışa görünenden, “yokluğu var kılana”, bu mânâda ve “varlık keyfiyeti”ne şekil veren ­-suret kabul eden- HEBÂ’dan olan su, demek ki lâtifliğinde HEBÂ’ya kadar uzanan bir hakikati ifâde etmekte…"
Sayfa 158 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Suya düşen akis, ya da aynadaki yansıma değildir kağıt üzerindeki suret. Gözün kendisine, dünden kalmış kendisine, aynı zamanda asla göremeyeceği yedi kat göklerin derinliklerine bakmasıdır.
Biraz ağır oldu Güray abi :)
Burası, sizin dünya dediğiniz akıl hastanesi. Güneşten yirmi yedi milyon kilometre uzaktaki, dönmekten başka becerisi olmayan, tepesinden hafifçe basık yuvarlakça olan gezegen. Size mavi gezegen ve dünya diye tanıtıyorlar. Ne diyecekler, düşünebilmekle övünen iki ayaklı beyinsiz kan dökücülerin rehabilitesi için inşa edilmiş büyükçe bir akıl hastanesi mi diyecekler… öyle deseler kaçmaya çalışırsınız. Dünya diyorlar. İnanıyorsunuz.
Reklam
123 syf.
·
Puan vermedi
Geceleri tek tük yanarken ışıklar, kimi evine çekilmiştir, kimi evinin yolunu arar. Kiminin ise ne bir evi, ne de onu evinde karşılayanı olmaz. Birbirine komşu yerlerde birbirine yabancıdır insanlar. Kah bir markette karşılaşılır, kah hiç gözgöze gelinmek istenilmeyen bir sokağın köşesinde. Safi adet yerini bulsun diye geçiştirilen selamlar,
Bir Talanın Sevinci
Bir Talanın SevinciGülnaz Eliaçık Yıldız · Şule Yayınları · 202323 okunma
Burası, sizin dünya dediğiniz akıl hastanesi. Güneşten yirmi yedi milyon kilometre uzaktaki, dönmekten başka becerisi olmayan, tepesinden hafifçe basık yuvarlakça olan gezegen. Size mavi gezegen ve dünya diye tanıtıyorlar, ne diyecekler, düşünebilmekle övünen iki ayaklı beyinsiz kan dökücülerin rehabilitesi için inşa edilmiş büyükçe bir akıl hastanesi mi diyecekler... Öyle deseler kaçmaya çalışırsınız. Dünya diyorlar. İnanıyorsunuz.
GECE-GÜNDÜZ, AYDINLIK-KARANLIK...
Mâverâü't tabia’ ve mâverâü't tab’ -metafizik ve fizik- âlemi beraber, yaratılışın CİSMİ gece, gündüz ise onun ruhu; duyu karşısında akıl, suret karşısında ruh gayb karşısında şehadet… Dikkat edilmesi gerekir ki, “bilinmeyen” gece oldukta, yerine göre gece ve gündüz mânâsı da değişir; anlaşılıyor ki, gece, malûm gece olarak da Güneş’in gitmesiyle tabiî olarak gelen değil, Allah’ın bir yaratığıdır ve bu çerçevede gece “karanlık” olmayabilir de; gece bir cisim olmanın yanında, aydınlığın AYN’ı ve bir keyfiyettir de…"
Sayfa 252 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HEBÂ ve HEYULÂ...
Hebâ: Suretlerde şekillenir, fakat kendisi değişmez; bu bakımdan, su ve havaya benzer. Her suret, heba’da zuhur eder. Su ve havanın suretleri bile, heba’da mevcuttur. Bu suretler, hebâ cevherindeki mânâlardır. Her suretin hebada şeklinin bulunması, her suretin hebâ olması, suretin hebâdan bir parça olması demek değildir. Varlık ile nitelenmiş, boyandığı nurla kendini izhar etmiş olan hebâ, Allah’ın cisimlerin suretlerini içinde yarattığı bir maddedir. Hebâ’da, küllî cisimde zâtlarının ortaya çıkışından önce, keşif sahibinin müşahede ettiğinde gördüğü, âlemin suretlerinin ilmi vardır. “Buharın benzediği, yaratılmış en yüce şey, Allah’ın âlemin suretlerini içinde yarattığı HEBÂ’dır”... Burada HEBÂ, hayâli andırıyor ki, HEYULÂ’nın lûgat mânâsı içinde bu var: Zihinde tasarlanan, korkutucu hayâl..."
Sayfa 99 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
Ben ne söylesem inanacaksınız? Peki o zaman asıl şuna inanın; burası bir akıl hastanesi ama bildiğiniz anlamda değil. Burası sizin dünya dediğiniz akıl hastanesi. Güneşten yirmi yedi milyon kilometre uzaktaki, dönmekten başka becerisi olmayan tepesinden hafifçe basık yuvarlakça olan gezegen. Size mavi gezegen ve dünya diye tanıtıyorlar, ne diyecekler, düşünebilmekle övünen iki ayaklı beyinsiz kan dökücülerin rehabilitesi için inşa edilmiş büyükçe bir akıl hastanesi mi diyecekler... öyle deseler kaçmaya çalışırsınız. Dünya diyorlar.. İnanıyorsunuz. Evet burası.
Sayfa 75 - Dedalus Yayınları
Kutup yıldızının efendisi olan Druva'nın yönetimi altındadır. "Ve kutup yıldızı, Yüce Nefesin bir gününde güneşin doğu mundan alacakaranlığın bitimine dek keskin gözlerle onu gözetler."24 Aslında bu yer, sakinlerini almaya hazır olarak yeryüzüne çıkarken harika bir bahar iklimine sahiptir. Son ra Dünyanın yöneticileri olan Efendilerin sesleri yankılanır. Bilgelik Kitabı bu1 konuyu çok güzel sözlerle anlatmıştır: "Yüce Baş melekler25 Ay'ın Efendilerini havai bedenleriyle çağırdı lar: 'Kendi doğanızdan olan insanları yaratın. Onlara kendilerine ait içyapıları verin. O, dış formlarını inşa edecektir. Onlar erkek ve kadın olacaklardır. Ve ateşin efendileri...' Ve onlar dağıldılar, her biri kendi görev yerine gitti. Sayıca yediydiler, her biri ken di alanında. Ateşin efendileri geride kaldılar. Gitmek istemedi­ ler, yaratmak istemediler. İradeden doğan, yaşam veren Ruh'tan esinlenen yedi baş, kendinden insanlar ayırdılar, her biri kendi alanında. Yedi kez yedişergölge doğdu, gelecekteki insanların; her biri kendi renginde ve kavminde; her defasında babasından aşağı da. Kemiksiz babalar kemikli varlıklara hayat veremezdiler. On ların nesli Bhuta'ydı; şekilsiz ve bilinçsiz varlıklar. İşte bu yüzden onlara Chaya (gölge, suret) adını verdiler.''
Abdullah Gürbüz Baba (ks) Aziz Hz.leri Her kim Mehdi Aleyhisselam'a itaat ederse, Allah’a itaat etmiş, her kim ona karşı çıkarsa, Allah’a karşı çıkmış olur. O gizli bir emre doğru hidayet edeceği için O’nun adı Mehdi’dir. Tevrat’ı ve Allah Teala’nın sair kitaplarını Antakya’daki bir mağaradan çıkaracaktır. O, yaşamını gizli sürdürecek, bu
Resim