mutluysan bil ki geçecek ve derdin varsa bil ki bu da geçecek. dünyada hiç ama hiçbir hal kalıcı değildir çünkü ezelden ebede, varlık rabbe mahsustur ve geri kalan her ne varsa bundan müstesna tutulur.
bazen sonuna kadar yürümeyi arzu ederken yarıda kalırsın. halbuki bu senin için yolun tamamıdır. neye ve kime göre kıstas alırsan al, herkesin yazgısı başka başkadır. birine yolun tamamı bir başkasına yarımdır ve birinin yarımı bir başkasına tamdır. insan en sonuna kadar yürümek zorunda. sonun neresi olduğu rabbin takdiri.
zaman zor ve de zahmetli fakat sonuna kadar yaşanacak. başka bir seçenek yok, sonuna kadar yürümek zorunda insan. her şey başladığı yere döner. bundan dolayı sonuna kadar yaşanmalı.
kul rabbin mülküdür. rab kuşkusuz mülkiyeti üzerinde tasarruf sahibidir. düşünürsen burada bir istila veya işgal, dayatma veya zorlama yoktur. mülkün sahibi, mülkü üzerinde dilediği tasarrufta bulunabilir.
niceler aradı, lakin kimse bulamadı dünyadaki yerini. bir hasretin sadrında ya uzak topraklarda bir başına ardı insan, çünkü neyi aradığını bilmese bile aramaya mecburdu.
insan nerenin yerlisidir, bilemiyorsun. nereden geldin ve nereye girmektesin, tüm cevapların muğlak. fakat kalben eminsin, dünya nerede olursan ol gurbette olduğun yerdir. dünya nerede olursan ol gurbette olduğun yerdir…
hayatta her hâl mümkün elbet, kimi zaman düşüyor ve kimi zaman da kalkıyor insan yerinden. fakat içindeki o tedirgin eden his, iğne ucu gibi bastırıyor kalbine. onu asla terk etmiyor. yaşamak ağrısı diyorum ben buna; dünyaya ait olmadığımıza dair en kesin delil bu sanıyorum.
henüz kalbi günahlarla kirlenmeden insan, hakikate dair bilgilere daha yakın. ne var ki seneler kirletirken ve yıpratırken eski elbiseleri, insanın da bahtına bir paye düşüyor elbet. kirleniyor ve yıpranıyor kalbi, sorular zorlaşıyor.