Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız Yeni bir dil olacak yarın.
Dev
Zerdüşt kutsal metinlerinin dili olan Avesta dilinde devler daeva adıyla geçer. Bunlar eskiden tanrılarmış. Zerdüşt gelip yeni dinini ilan edince daevalar eski makamlarından alaşağı edilmişler. İnsanlara kötülük eden, düzenbaz, marjinal yaratıklara dönüşmüşler. Oysa eski İranca ile yakın akraba bir dil olan eski Hintçede deva “tanrı” manasını korumuş, hala da öyle kullanılıyor. Hindu inancındaki 333 bin tanrının hepsi birer deva . Yahut devi , tanrıça. Latince deus ile ondan türeyen Fransızca dieu de aynı Hintavrupa kökünden gelen kelimeler.
Reklam
Vinçlerde ışıklı harflerle isimleri yazılı inşaat şirketleri yeni bi­naları yıkmaya aday oluyor, dil dökerek, çıkar vaat ederek her bir mahalle sakinine ulaşmaya gayret ediyorlar. Adlarını yolsuzluk dos­yalarından tanıdığımız, tepki gösterdiğimiz şirketleri komşularımız "Olsun, iktidara yakın, işini biliyor, hiç değilse inşaatı bitirir," diye savunabiliyorlar. Bu açıkgöz şirketler, yeni inşaatlarda mescit yapımını teşvik için bunun emsalden düşüleceğini (yani inşaat alanından sayılmayaca­ğını) belirten yasa maddesinden yararlanmak üzere CHP'li beledi­yelere "dua odası", AKP'li belediyelere "mescit" adıyla takdim et­tikleri mekanı, kat maliklerine verdikleri projelerde "fitness center", spor alanı, televizyon odası gibi isimlerle tanıtıyorlar. Bedavadan kazanılmış bir alan olduğunu, iskan raporu alındıktan sonra apartman sakinlerinin ortak kararıyla istendiği gibi kullanılabileceğini söyledikleri bu mekanları kat maliklerini kandırmak için bir tür yem olarak kullanıyorlar. Müteahhit bu sayede bir kat daha yüksek bina yapma hakkı elde ederek engelsiz deniz manzarasına kavuşacak üst kattaki kendi dai­relerini biraz daha pahalıya satma hesabı yaparken, kat malikleri de her biri birer kat daha yükselip şerefiyelerini artırmanın peşindeler.
Sayfa 23 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Efendim Türkçe fakir bir dildir. Ne münasebet en zengin dildir, Sümerler de Türktür. Al sana, vatan haini! Kahrol, faşist!     Sevgili okurlarım, bunların hepsi cahil muhabbetidir. Üniversitede beş kuruşluk dilbilim gören herkes bilir. KONUŞMA DİLİNİN zenginliği aşağı yukarı her dilde aynıdır. Ancak eğitim ve sosyal hareketlilik düzeyine göre farklılık gösterir. Yeni Gine yerlilerinin konuşarak kendilerini ifade etme becerisi / kıvraklığı / ifade zenginliği, mesela İngiliz kamyon şoförlerinden yahut Suudi Arabistanlı ev kadınlarından veya Türk kahvehane müdavimlerinden farklı değildir. Yani “Bu Türkçe çok zengin abi o dalganın otuz tane adı var” geyiğini yapanlar, basitçe, başka dil bilmediklerinden öyle konuşuyorlar.   YAZI DİLİ farklıdır. Dil yazıya döküldükçe, büyük miktarda “özel vokabüler” biriktirir. Değişik çevrelerde, değişik mesleklerde, değişik dönemlerde belirip kaybolan onbinlerce kelime kayda geçer, ortak kültüre malolur. Dolayısıyla bir dilde ne kadar çok yazı üretilmişse YAZI DİLİNİN kelime hazinesi de onunla bire bir orantılı olarak artmıştır. Dünya tarihinde en çok yazı üretmiş dil İngilizcedir, en zengin yazı dili de (açık farkla) İngilizcedir. Toplam yazı üretimi bakımından Türkçe sanıyorum dünya dilleri arasında yirminci sıralarda bir yerdedir. Kelime hazinesi bakımından klasmandaki yeri de işte o kadardır, ne fazla ne eksik. Ki, yedibin küsur yaşayan dil arasında hiç fena bir yer sayılmaz.     Hele dokuzyüz yıllık yazı birikimini tek kalemde çöpe atmış bir ulus için, gene büyük başarı diyebiliriz.
Yıkımlar Toplumsal Psikoloji Bozularak Başarıya Ulaşır Emperyalizmin ve taşeronlarının hizmetinde toplumun birlik, beraberlik ve biz bilinci içinde bütünlüğünü bozmanın tüm araçlarını son yirmi yılda iç ve dış düşmanlar kullandılar. Böyle aman vermeyen azılı bir düşmana karşı savaşıyoruz. Umutlu insan sayısını artırmak yerine azaltmak
Bana yeni bir dil ver Ya Rab! Bana, beni yorulmadan anlatacak bir lisan ihsan et..
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.