Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"'Sahip olduğumuz şeyler bize ne kadar aitse, biz de o kadar kendimize aitiz. Kendimizi biz yaratmadık, kendimizden üstün olamayız. Bizler kendimizin efendileri değiliz. Biz Tanrı'ya aitiz. Öyleyse meseleye kendi mutluluğumuzun penceresinden bakamaz mıyız? Kendimize ait olduğumuzu düşünmek, mutluluk ya da rahatlık sebebi olabilir mi? Genç olanlar ve refah içinde yaşayanlar böyle düşünebilirler. Böyleleri, her şeye sahip olmanın yüce bir şey olduğunu düşünebilirler; çünkü kimseye bağımlı olmamayı, görünmeyen hiçbir şeyi düşünmek zorunda olmamayı, sürekli bir şeyleri kabullenmenin sıkıcılığından, sürekli dua etmekten ve başkalarının iradelerini etkileyişlerinin sorumluluğundan muaf olmayı kendi tarzları sayarlar. Ancak zaman geçtikçe onlar da bütün insanlar gibi, bağımsızlığın insanlara özgü bir şey olmadığını -bunun doğal bir durum olmadığını- , bir süre idare edebileceğini, ama bizi güven içinde sona taşıyamayacağını anlarlar...'"
"Eğer Tanrı'yı biliyorsanız niye onlara anlatmıyorsunuz? Tanrı hakkındaki bu kitapları niye vermiyorsunuz insanlara?" "Onlara Othello'yu neden vermiyorsak, bunları da aynı nedenle vermiyoruz; eskiler de ondan, yüzlerce yıl öncesinin Tanrısını anlatıyorlar. Şimdinin Tanrısını değil." "Ama Tanrı değişmez ki." "İnsanlar değişir ama." "Ne fark eder?" "Öyle bir fark eder ki..."
Reklam
İnsan hali işte böyle on beş günlük ömrü on beş seneye sığdıramazsın da on beş senelik ömrü on beş günde yaşayıverirsin aldırma Allah ömür verir de sakalımız ağarır belimiz bükülürse karşı karşıya oturur bugünleri anıp söyleşiriz insanın iyi günü de kötü günü de geçer el verir ki bu günlerden anacak bir şey kalsın
Kim olursan ol dünyada kendisi için hiçbir şeyi olmayan bir insanın bile başkalarına yardım edecek bir şey vardır hiç olmazsa bir tek sözü
Hayatım tasavvur edilemeyecek kadar manasız ve boş geçiyordu sabahları erkenden işime gider öğle ve akşam yemeklerini küçük bir aşçı dükkanında veresiye yer ve akşamları eğer kahvede kağıt oynayanları aptalca seyre dalmazsam erkenden eve dönerdim ruhun kütleşmişti gazeteleri merak etmez konuşmaktan hoşlanmaz basit tavanlı bir meyhanede bir arkadaşla birkaç kadeh içip gevezelik etmekten zevk almaz olmuştum
Faust: Şimdi yüce görevinizi anladım! Bütünlüğe dokunamadığın için, Küçük işlerle uğraşıyorsun. Mefistofeles: Bununla istediğimi başarmış sayılmam. Hiçliğe karşı koyan, yani 'şeylik', Dünya yani, onu dize getiremedim; Dalgalar, kasırga, deprem ve yangın, Yapmadığım da kalmadı Sonunda deniz aynı deniz, Kara ise ayıtı kara! Ve kahrolası hayvan ve insan dölü, Onu hiçbir şey etkilemez. Bugüne dek kaçını gömdüm! Hep yeni bir kuşak doğar, Çıldırmak işten bile değil. Havadan, sudan ve topraktan, Binlerce tohum saçılır, Kuruda, nemde, sıcakta ve soğukta olsun! Ve kendime alevi saklamasaydım, Bana ait hiçbir şey kalmayacaktı.
Sayfa 9 - Öteki Yayınları Çalışma Odası
Reklam
Bir dâme düşürdü beni ki bahtı siyahım Billâhi bu sevdada benim yoktur günahım
Firavunlar yaptıkları zulümleri, biz size zulüm ediyoruz diye yapmadılar, bunları yapmak bizim hakkımızdır diye yaptılar.
Biz çalışmalıyız, gerçekleri milletimize ve insanlığa anlatmalıyız. Gayret ve çalışmak bizden, nusret ve zafer Allah'tandır.
Reklam
Faizci Kapitalist Düzen'de vergiler çalışanlara, fakir fukaraya ödetildiği ve kârlar, maliyete giren vergilerle orantılı olarak büyüdüğü için, fakirler daha fakir, zenginler daha zengin olmaktadır.
Irkçı emperyalizmin bütün insanlığı sömürmek için bir alet olarak kullandığı "dolar" görülmektedir.
Bu zulümler Faizci Kapitalist Düzen'in haksız yapısından doğan zulümlerdir.
Size bir şey söyleyeyim mi? Eğer bizim tarihimiz batılılarda; batılıların tarihi de bizde olsaydı, bizi konuşturmazlardı.
Ben devletim yaparım" diyemezsin. Yapamazsın, hak senin üstündedir. Hakka riayet etmeye mecbursun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.