“Bu kadar cesur bir dünyaya hangimiz hazırız? Ya da hangimiz istiyoruz?” diye bir soru yöneltesi geliyor insanın kendisine.Kitabı okurken böyle bir dünya ister miydim diye kendime sorduğumda cevabım hayır oluyor. ‘Anne’ kavramının bile müstehcen karşılandığı o ‘cesur dünya’ kesinlikle bana hitap etmeyen bir olgu.
Yazar ciddi anlamda gerçekçi olabilecek bir dünyaya götürüyor bizi.
Alfalar,betalar,epsilonlar gibi üretim kapasitelerine göre sınıflara ayrılmış, şişelerden doğan -fiziksel olarak yaşlanmayan ama içsel olarak yaşlanıp belli bir yaşa gelince ölen- insanlar. Ve onlar için yaratılan bir “medeniyet”.
Bildiğimiz, tanıdığımız, benimsediğimiz duygulardan bizi biz yapan olgulardan uzak ‘herkes herkes içindir’ sözünü düstur edinip soma adı verilen hap ile herkesin mutlu ve hayattan keyif alması amaçlanmış -hiçkimsenin acı çekmesine,üzülmesine,ağlamasına,mutsuz olmasına izin vermeyen mucizevi hap!- bir “medeniyet”.
Ve aynı zamanda tüm bu ‘medeniyet”in dışında olan Ayrıbölge denilen bu topluluk teknolojinin egemenliğine bir alternatif olabilir mi?
Her dönem de herkesin okuması gereken özellikle de şimdi ki zaman da okunması gereken bir kitap.
Kısacası, tutkularımızla mı yaşamak yoksa tutkularımız olmadan mı yaşamak?