‘’ Varoluşçuluk tarihle ahlâkı uzlaştırma çabası içindeydi; bu iki kavramı bir geçiş döneminin unsurları olarak görüyor ve insanlara, anlamsız, boş ve vahşet dolu olan her şeye haysiyetlerini yitirmeksizin gerçekçi gözlerle bakmalarını öğütlüyordu. Yani küçük burjuvalara ne zamandır düşledikleri çözümleri getiriyordu. Görünüş belki böyle, ama gerçek çok başkaydı; zaten Sartre'ın başarıları ne ölçüde gürültülü olursa olsun, bu yüzden eksik kalmış, küçük-burjuvanın sakat inancıyla gerçeklik arasındaki farkın uyuşmazlığını baştan sona yansıtmış, bu çelişkiye ayna tutmuştur. İnsanlar,"ne zamandır özledikleri bir yiyecek bulmuş gibi saldırmışlardı onun kitaplarına, fakat çoğunun dişi kırıldı, çığlıklar koyverdiler, haykırışlarındaki şiddet herkesin ilgisini çekiyor, herkesi meraklandırıyordu. Sartre kişisel planda, ahlâka özgü değerleri savunarak onları kendi yanına alıyordu; ama getirdiği yeni ahlâk burjuvalarınkine benzemiyor, bu yüzden hepsinde bir telâş yaratıyordu. Sartre'ın romanları, görmezlikten geldikleri, görseler bile unutmaya çalıştıkları perişan bir toplumu önlerine seriyordu; sonunda onu uğursuz bir gerçekçilik tutkusu ile suçladılar, sefalet edebiyatı yaptığına hükmedip işin içinden sıyrılıverdiler. Kendileri hakkında, zaten kendilerinin de bildikleri bazı gerçeklerin yeniden ve usulca kulaklarına fısıldanması hoşlarına gidiyordu, ama hiçbiri gerçekliğin karşısına çıkabilecek kadar yiğit değildi.’’
Kültürsüz Hikaye
Sanatçı, malum, söyleyecek sözü olan adamdır. Fakat söyleyeceği söz, kaleminin ucuna gökten inmez. Bu söz, bir özdür. Bu özün, belli bir disiplin içerisinde bulunması gerekir. Eğer sanatçı bu disiplini kurabilmişse, önemli bir adım atmıştır. Bu disiplin sanatçının kendisini sanatçı, çevresi ve bunların ilişkileri üzerinde düşünmesi, çalışması; giderek, söyleyeceği sözü ayarlaması demektir. Kendisini, çevresinin, toplumun ve doğanın etkilerine, gelişigüzel salıvermemesi demektir. Değil mi ki sanatçının işi, gelişi, yayılışı, yapılışı bakımından toplumsal; taş çatlasa, o da toplumsal bir sorumluluk taşıyor. Böyle bir sorumluluk taşıyınca da bir fikir disiplini, bir dünya görüşü ona şart. Sanatçının vatandaş sıfatını yadsıyabilir miyiz? Şu halde konuşabilmesi, her şeyden önce kafasının işlemesini, düşünmesini gerektirir. Ancak kafası disiplin içerisinde, bir yöntem tutarak işleyen bir sanatçı, durmadan söyleyecek söz bulabilir. Her söyleyeceği söz, önceki söylediklerinden, ancak bu şekilde daha yeni, daha ileri olabilir.
Reklam
Toplumsal Bir Gerçekçilik
(...) Temelde toplumsal gerçek (memleket) var demiştik. Memleketin toplumsal ortamı değiştikçe, özün dengesi ve yönleri değişecek. Giderek olgular, durumlar, tipler ve ilişkileri, değişecek, yenileşecek! Bunlar yeni 'image'ler getirecekler. 'Image'lerin anlatılışlarından, yeni estetik bileşimler doğacak. Bu eserler, halk yığınlarını etkileyecek; bu etki, toplumsal gerçeğin (memleketin) gelişmesi yolunda, bilinçli bir iş görecek. İşte bu toplumsal gerçekçilik anlayışıdır ki, hikayemizi, sürüklendiği yavanlıktan kurtarabilir; hızla, memleket hayrına geliştirebilir.
aleksandr Puşkin her şeyden önce ozandır. Rus ve dünya yazınına, aralarında ''Ruslan ile Ludmila'', ''Çingeneler'', ''Bahçesaray Çeşmesi'', ''Kafkas Tutsağı'', ''Yevgeni Oneğin'' gibi anlatı-şiirler de bulunan ölümsüz bir şiir mirası bırakmıştır. Fakat onun ''Byelkin'in Hikâyeleri'', ''Dubrovski'', ''Yüzbaşının Kızı'' vb. öykü ve romanları da şiir
Skolastik düşünceye karşı siyantizm
Bilimin bilmediği ve bilemediği her ne varsa vehimdir. Bilimin sözü kesindir. Bilimsel olmayan bir şeyin hakikati da yoktur! Bilimcilik, kendisini doğuran asrın toplum, zaman, ruh' ve kültürünün nesnel ve olgusal şartlarının mantıksal ve tabiî sonucu olan şu üç yargıdan başkası değildir: Bilim için bilim; deneysel gerçekçilik ve bilimin tekelciliği. Bunların her üçü de skolastik felsefeye karşı bir cevaptır. Skolastisizm, aklı yalnızca tabiat ötesinde bulunan mutlak hâkikatler ve metafizik mücerretleri araştırmaya mecbur ederken, bilim şöyle diyordu: Bu tabiatta gezmek ve duyulur gerçekleri, maddî olayları, fizik yasaları keşfetmek gerekir. Skolastisizm: "Metod, yalnızca Aristocu kıyası zorunlu olarak izlemek, zihnî ve irfanî şeyleri keşfetmektir.” deyince, bilim cevap verir: "Hayır, yalnlızca deney, duyum, gerçeklik ve gözlem..." Öyle bir nokta ki Dr. Claude Bernard diyor ki: "Ben, Tanrı'nın varlığına, ameliyat neşterimle O'na dokunmadıkça inanmam.” İşte bu, bilimin tamamen sapıp dağıttığı noktadır. Kilise, Ruhulkudüs'ün ilhamını, gerçekleri bilmenin tek yolu olarak ilan edip aklı kör, bilimi de gereksiz sayınca bilim şöyle diyor: "Senin kötü kaderinden ve dinsel tutkularından ibret aldığımızda ve tarihin ta nıklığına başvurduğumuzda tam ve doğru tanımanın tek yolunun akılcı tanıma olduğu aşikârdır. Kesin ve inandırıcı olan tek söz aklın sözüdür. ” Böylece yeni aydınlar, Ortaçağ'ın din bilginleri safının karşısında ayağa kalktılar; skolastisizme karşıt olarak mantıken ve mecburen siyantizme sürüklendiler.
Sayfa 234 - Fecr yayınlarıKitabı okudu
"Hudutların Kanunu" Reji: Lütfi Ö. Akad Oyuncular: Yılmaz Güney, Pervin Par, Erol Taş, Tuncel Kurtiz, Osman Alyanak, Atilla Ergün, Tuncer Necmioğlu, Muharrem Gürses, Hikmet Olgun. "Toplumsal gerçekçilik" tartışmalarının yoğunlaştığı günlerde, bu sinemasal akıma yeni boyutlar getiren bir "tez" filmi. Akad'ın "Kanun Namına"dan (1952) sonra ikinci "bü­yük çıkış"ı. Akad, kendine özgü durağan sinema dilinin dışı­na taşıp ilk kez görüntülerle hareket sağlayıp, öykünün ge­nel akışını zedelemeden gerilime doğal bir hava kazandırıyor. Ne eksik ne de fazla... "Oyuncu sineması"yla, "yönet­men sineması"nın birleştiği film, bölgesel gerçekçilik içinde kaçakçılığın sorunlarına ve giderek insan dramına yeni so­luklar getiriyor. Sınır boylarında kaçakçılık yapan Hıdır (Yıl­maz Güney), ektiği toprak çoraksa, sürdüğü tarla kumsa so­nuç ne olacaktır? Suçlular köylüyü sömüren toprak ağalarının mı, köy ilkokulunu ateşe verip yakan yobaz zihniyetliler mi, köylüyü kaçakçılığa iten düzen midir? Hıdır rolündeki Yıl­maz Güney'in etkileyici "solo oyun"u unutulmaz güzellikte."
Sayfa 111
Reklam
181 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.