‘’ Varoluşçuluk tarihle ahlâkı uzlaştırma çabası içindeydi; bu iki kavramı bir geçiş döneminin unsurları olarak görüyor ve insanlara, anlamsız, boş ve vahşet dolu olan her şeye haysiyetlerini yitirmeksizin gerçekçi gözlerle bakmalarını öğütlüyordu. Yani küçük burjuvalara ne zamandır düşledikleri çözümleri getiriyordu. Görünüş belki böyle, ama gerçek çok başkaydı; zaten Sartre'ın başarıları ne ölçüde gürültülü olursa olsun, bu yüzden eksik kalmış, küçük-burjuvanın sakat inancıyla gerçeklik arasındaki farkın uyuşmazlığını baştan sona yansıtmış, bu çelişkiye ayna tutmuştur. İnsanlar,"ne zamandır özledikleri bir yiyecek bulmuş gibi saldırmışlardı onun kitaplarına, fakat çoğunun dişi kırıldı, çığlıklar koyverdiler, haykırışlarındaki şiddet herkesin ilgisini çekiyor, herkesi meraklandırıyordu. Sartre kişisel planda, ahlâka özgü değerleri savunarak onları kendi yanına alıyordu; ama getirdiği yeni ahlâk burjuvalarınkine benzemiyor, bu yüzden hepsinde bir telâş yaratıyordu. Sartre'ın romanları, görmezlikten geldikleri, görseler bile unutmaya çalıştıkları perişan bir toplumu önlerine seriyordu; sonunda onu uğursuz bir gerçekçilik tutkusu ile suçladılar, sefalet edebiyatı yaptığına hükmedip işin içinden sıyrılıverdiler. Kendileri hakkında, zaten kendilerinin de bildikleri bazı gerçeklerin yeniden ve usulca kulaklarına fısıldanması hoşlarına gidiyordu, ama hiçbiri gerçekliğin karşısına çıkabilecek kadar yiğit değildi.’’
488 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Nilüfer Kuyaş ile tanışma kitabım Ada’daki Ev. Roman, günümüzden yaklaşık 35 yıl öncesinde; ihtilal dönemlerinde geçiyor. Esra adlı baş karakterimizin gözünden o dönemin çalkantılarını ve aksaklıklarını görüyoruz. Kitabın ana teması bu değil tabii ki, fakat dönem haliyle, çok hareketli olduğundan bu, Esra’nın düşüncelerini etkiliyor. Bir de bütün
Ada'daki Ev
Ada'daki EvNilüfer Kuyaş · Can Yayınları · 201151 okunma
Reklam
96 syf.
6/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Değirmenimden Mektuplar, bir köye yeni taşınmış ve oradaki eski bir değirmende yaşamaya başlayan bir sığırtmacın çeşitli anılarından oluşuyor. Bölüm bölüm anılardan oluşan bu eserde doğa tasvirleri oldukça iyiydi. Zaten ana karakterimiz de doğayı, hayvanları çok seven bir yapıda olduğundan çevresinden edindiği izlenimleri yer yer masalsı bir anlatımla kendi gözünden bizlere yansıtmış. Örneğin dağların gölgesini ele almış, gölün üzerindeki ateş böceklerini ya da koyunların sessiz bakışlarını. Bu açıdan yeterince doyurucuydu; yaşayan bir doğa tasvirini içinizde yaşatacak kadar. Fakat konu açısından bir dağınıklık vardı. Kitap rastgele anılardan oluşuyor fakat bazen bir anı bazen yarım kalıyor, diğeri tam ortasından başlıyordu. Belki de böylelikle hayatın gerçeklerini sunmaya çalışmış bizlere Daudet. Hayatın kitaplardaki gibi bölüm bölüm olamayacağını, olsa bile kesik kesik anılardan ibaret olduğunu yine bir kitapta anlatmış. Gerçekçiliği bu şekilde sağlamaya çalışmış zannımca. Bu açıdan; hem gerçekçilik hem de doğa tasvirlerindeki masalsılık, ikilem oluşturmadan birleşmiş. Kitabı okurken, etkilenip "keşke bende orada olsaydım" dedim defalarca. Bu eseri edebi olarak çok bir beklentiye girmeden okumanızı öneririm; içinde yaşıyormuşcasına okuyun derim.
Değirmenimden Mektuplar
Değirmenimden MektuplarAlphonse Daudet · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20172,999 okunma
920 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Şüphesiz ki Don Quijote'(Don Kişot)u okumadan,ya da duymadan geçmiş bir çocukluk çok azdır yeryüzündeki tüm medeni ve iptidai toplumlarda..Don Quijote'yi bu kadar tanınır ve de anlamlı kılan şüphesiz hikayenin çarpıcılığı,orjinallği ve bir o kadar da ilklerin romanı hatta ilk roman olmasıdır.Peki nedir Don Quijote'nin bu kadar anlamlı olan
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)Miguel de Cervantes · Yapı Kredi Yayınları · 202223bin okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayatımda okuduğum en güzel roman. Büyülü gerçekçilik akımına uygun şekilde yazılmış(zaten Marquez bu akımın piridir.)Ailede, doğan tüm erkeklere aynı ismin konulması okumayı zorlaştırıcı görünse de farklı karakter özelliklerinden dolayı çok da karıştırılmıyor. Betimlemeler bir harika, her şey gözünüzün önüne seriliyor. Kendinizi o köyün ortasında buluyorsunuz. Önemli bir karakterin cenaze töreninde gökten sarı çiçeklerin yağması(ki yazarın cenaze töreninde bu ayrıntıdan yola çıkılarak törene katılan herkes sarı çiçekler serpmişti),yedi yıl hiç durmadan yağmur yağması vesaire gibi olağanüstü olayların sanki çok normalmiş gibi anlatılması ve sizin de buna şaşırmamanız çok hoş. Yani yazar size o büyülü gerçekliği yaşatıyor. Bu akımı seven herkese tavsiye ettiğim mükemmel bir eser. Yeni keşfedenlere iyi okumalar...
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,7bin okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
Salinger’in ilk yazısı 1940 tarihinde yayınlanmış, son eseri “Hapworth” ise 1965 tarihinde yayınlanmıştır. 25 yılda yaklaşık otuz öykü ve bir roman yayımlamış, sonra da susmayı seçmiş bir yazardır. Daha sonra, Salinger, eser yayımlamayı kabul etmeyerek piyasa odaklı başarıyı kendi iradesiyle reddetmiştir. Salinger Çavdar Tarlasında Çocukları 1951
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,6bin okunma
Reklam
674 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.