464 syf.
·
Puan vermedi
Modern zamanların gereksinimlerine cevap olarak ana dinlerin eksikliklerinin olduğunu iddiasıyla ortaya çıkan YDH'lerin özelliklerine bakıldığında çağdaş değerleri yansıtmadığı da görülmektedir. YDH'ler, bireyin mistik yönünü ön plana çıkarsa da dini otoriter gibi maddî ve dünyevî değerleri sömürü aracı olarak kullanıldığı bilinmektedir. Kimi YDH'lerin yüksek miktarda maddî beklentileri de bulunmaktadır. Dolayısıyla bazı guruplarda gönülden bağlılık yeterli görülmemektedir. Bununla beraber YDH'ler, ana dinlerin şekilsel birtakım ritüellerini eleştirdikleri halde bütüncül olarak ibadetleri de kendilerine uyumlu hale getirerek uyguladıkları belirgindir. Bu tipoloji ile YDH’lerin psikososyal olarak bulunduğu toplum içinde ilişkilerinin problemli ve komplike olduğunu göstermektedir. Ancak YDH’lerin şiddete ana dini gruplardan daha meyilli olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmamaktadır. Sadece bir avuç kişi kanuni suçlarla suçlanmıştır. YDH’ler de aslında şiddet mağdurudur. Tanım gereği marjinal olduklarından ve toplum tarafından pek de sevilmediklerinden, işlemedikleri suçlarla suçlanabilirler. JRV’nin bu sayısında sunulan vaka çalışmaları bunun nasıl gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Tipolojiyi düzeltmek ve bu alanda sık rastlanan yanlış anlamalarının önüne geçebilmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. ‘‘Atılanlar ve itilenler, çok kere bir ulusun geleceğinin hammaddesini oluşturmuşlardır. İnşaatçının beğenmeyerek kenara ittiği taş, yeni bir dünyaya temel olmaktadır…’’
Nedenleri ve Niçinleriyle Yeni Dini Hareketler
Nedenleri ve Niçinleriyle Yeni Dini HareketlerSüleyman Turan · Turan Okur Akademi · 201818 okunma
Doğu Türkistan ve Mavera- ünnehir’de İslam dininin geniş kitleler tarafından kabul edilme- sine yol açan en önemli unsur- lardan biri de bölgede 840-1212 yılları arasında hüküm süren Karahanlılar olmuştur. Bazı kaynaklara göre 944-945 tarih- lerinde (bazılarına göre 960’ta) efsanevi hükümdar Satuk Buğra Han’ın İslamiyet’i kabul etmesiyle İslamiyet Karahanlıları oluş- turan beylikler ve kabileler arasında hızla yayılmaya başlamış, Orta Asya’nın çeşitli bölgelerine de yeni fetihlerle taşınmıştır.38 Karahanlılar zamanında Uygurcada, Arapça ve Farsça kökenli kelimeler kullanılmaya başlanmıştır. Bu döneme ait paraların üzerinde Uygur ve Arap alfabelerine ait yazılara rastlanmak- tadır.39 Yusuf Has Hacip’in 1069 yılında yazdığı Kutadgu Bilig, Kaşgarlı Mahmut’un 1074 yılında telif ettiği Dîvânü Lugâti’t Türk, Edib Ahmet Yükneki’nin yazdığı Atabetü’l-Hakayık ve Ahmet Yesevi’nin hikmetlerini içeren Divan-ı Hikmet, Kara- hanlılar devrinde kaleme alınmış kıymetli eserlerden sadece birkaçıdır. Asya’da İslam dönemi Türk mimarisinin ilk eserleri de Karahanlılar devrinde ortaya çıkmıştır
Reklam
27 Mayıs Anayasası işte bu umutlarla yürürlüğe kondu. Ama Türkiye 1971’de — yani aşağı yukarı 10 yıl sonra — bir rejim bunalımı içine girmekten kendini kurtaramadı. Bunalımın başlıca nedeni Anayasa sayıldığı için de bazı değişiklikler yapıldı. Yanlışlar, eksikler giderildi, yürütme organına yeni yetkiler tanındı, Danıştayın yetkileri kısıldı, tekrar yola çıkıldı. Ne çare ki araba hemen hemen 10 yıl sonra gene devrildi. Şimdi de Türkiye’yi selamete çıkarmanın çaresi olarak bu başlıbaşına Anayasadan kurtulup yenisi yapılmak isteniyor. İleri sürülen amaç 1971’dekinden aynıdır. Devleti güçlendirmek, özgürlüklerin kötüye kullanılmasını önlemek, kuvvetli ve istikrarlı hükümetler çıkarmak. İyi bir Anayasa yapılırsa yolumuzun aydınlık olacağına inanılıyor. Türkiye’de genel oylu ilk iktidar değiştirdiğimiz 1950’den beri hemen hemen her 10 yılda bir siyasal bunalım geçiriyoruz: 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 tarihlerinde bu bunalımlar birer askeri müdahale ile sonuçlandı. 1960 yılında 1924 Anayasası, 12 Mart’ta 1961 Anayasasının değiştirilmiş şekli, 1980’de de 12 Mart’tan sonra düzeltilmiş, lüks olmaktan çıkarılmış şekli yürürlükte idi. Yani üç farklı anayasa ile hemen hemen birbirine benzeyen üç kez bunalım. Bu olay bile başımıza gelenlerin Anayasadan doğduğu konusunda bizi kuşkuya düşürmek için yeterlidir. Aynı anayasalar birbirlerine oldukça benzeyen bunalımlara çare olamıyor. O halde bunalımların nedenlerini başka yerlerde aramak gerekmez mi? Hiç olmazsa, bunalımın bir nedeni Anayasa kabul edilse bile, başka nedenler de bulunduğu düşünülmek gerekmez mi?
Sayfa 41·Kitabı okuyor
Başyapıt
O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor diye küçükken beni korkuttukları çolak ve topal Deli Rüstem ile ben ve benimle birlikte bar kızı
Sezin (iç ses)
O kahkaha,Seziş. Bu adama gün geçtikçe bağımlı olmamız gerçek olamaz. Tamam , Turan'cıyız ama her bir zerresine hayran olmamız biraz olağanüstü. Turancı'lığa yeni bir soluk getiriyoruz. Ultra Turancı'lık!
Sayfa 54·Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.