Bergama’dan Berlin’e, mitolojiyle bezeli harika bir polisiye roman. Ahmet Ümit hem harika bir olay örgüsüyle bizi cinayet dosyasına yardımcı alıyor, birlikte çözüyoruz, hem de benim gibi mitoloji severleri ayrıca kalbinden vuruyor.
Hikaye iki uçtan ilerliyor. Biri cinayetin çözülme süreci, diğeri ise Zeus’un anlatıları. Mitolojiyle ilgisi olmayanların gözü korkmasın, Zeus tek tek anlatıyor, sizi bilmiş kabul edip direkt atıflarda bulunmuyor.
Okurken bir sürü kişiyi katil ilan ettim, sonra “Yok yok bu değil.” diyerek geri aldım suçlamalarımı. Son demlere kadar çözemedim sorunun cevabını. Ama ben polisiyede yeniyim, onu da belirteyim.
Çalıntı eserlerle dolu kocaman bir müze… Yazarın böyle bir konuda özellikle yer olarak Berlin’i seçmesi ve olay örgüsünde Pergamon Museum’un kuruluş hikayesine de yer vermesi ayrıca mutlu etti beni. Umuyorum ki kitap sayesinde ellerimizden kayıp gitmiş olan nice mirastan sadece biri olan Pergamon Antik Kenti duyulur, duyurulur ve eserlerin geri alınması için daha çok çabalanır.