"Samuel Beckett'in 'Godot'yu Beklerken' adlı eseri, varoluşun derin sancılarını ve insanın içsel yolculuğunu etkileyici bir şekilde yansıtan unutulmaz bir yapıttır.
Oyun, iki ana karakter Vladimir ve Estragon'un, her gün aynı yerde, aynı ritüellerle Godot adlı biri tarafından bekleyişini konu alır. Ancak Godot bir türlü gelmez ve bu bekleyiş, zamanla bir varoluş krizine dönüşür. Karakterler, iletişim kurmaya çalışırken, bellekleri onları terk eder ve gerçeklikle bağları zayıflar. Beckett'in ustalıkla işlediği diyaloglar ve semboller, insanın içsel çatışmalarını ve yaşamın anlamsızlığını derinlemesine yansıtır.
'Godot'yu Beklerken', tüm zamanların en iyisi olarak kabul edilen bir eserdir ve 21. yüzyılda bile izleyicilerde derin soru işaretleri bırakmaya devam eder. Oyun, insanın varoluşsal sancılarını ve anlamsızlığını sorgularken, aynı zamanda umudu ve umutsuzluğu da ustalıkla işler. Beckett'in etkileyici dili ve sembolizmi, izleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya davet eder, onları derin bir içsel yolculuğa çıkarır.
Sonuç olarak, 'Godot'yu Beklerken' sadece bir tiyatro oyunu değil, aynı zamanda insanın varoluşsal mücadelesini ve anlamsızlığını derinlemesine işleyen bir başyapıttır. Samuel Beckett'in ustalıkla kurguladığı bu eser, izleyicileri etkileyici bir deneyime davet eder ve düşünce dünyalarını derinlemesine sarsar."
Hayalet kitabı en heyecanlı yerde bitmişti hem bir önceki kitaptaki soru işaretleri gidermiş hem yeni bir katille devam etmiş.
Kitabın konusu kısaca şöyle; Polis memurları, daha önce görevlendirildikleri ama çözemedikleri vakaların olay mahallinde öldürülüyorlar.
Romanın üçte birinde kadar Harry Hole'den uzak bir akış varken asıl macera ve heyecan bundan sonra başlıyor.