Ateş var yerin altında, ve ateş tertemiz. Ateş var yerin altında ve sıvı halinde taş. Bir nehir var yerin altında, bizim içimize akan. Bir nehir var yerin altında, kemikleri kavurmakta. Büyük bir ateş gelmekte, büyük bir nehir, yeryüzüne. Biz çağrılacağız tanıklığa.
Sayfa 143 - BİR ADANIN ŞARKILARIKitabı okudu
İvan emeklemeyi öğrenir öğrenmez güce âşık olur. İvan Dolinar 1948 Nisanı’nın ilk günü doğdu. Ailesi İvan’ın tüm hayatının 1 Nisan şakalarıyla geçmesini istemediği için doğum gününü Hırvatistan’ın Nizograd şehrinin nüfus dairesinde, nisanın ikisi olarak kayıtlara geçirdi. Huysuz ve aksi babası bebeğe aklına geliveren ilk ismi koydu; memleketin,
Reklam
Gözlerini kapayanların sadece kendi dünyaları karardığı gibi âhireti yok sayıp kabir azabını inkâr edenlerin de sadece kendi kabirleri kararır. Yerin üstünde gafletle ömürlerini geçirenler bir gün yerin altındaki karanlık kabre girince, Münker-Nekîr meleklerinin “Rabbin kimdir, dinin nedir ve Peygamberin kimdir?” sorularına, korkudan şaşırıp ve “Ah vah!” diye kekeleyip bilemiyorum deyince, “Kulum yalan söyledi; altına ateşten örtü döşeyin, üstüne cehennem giysileri giydirin, kabrini daraltın ve cehennemden bir pencere açın.” diye semâdan (gökten) bir ses gelir. Pencereden gelen cehennem ısısı onu yakarken, daralan kabri de onu sıkmaya ve kemikleri çatırdamaya başlar. Sonra, yüzü çok çirkin, pis kokulu ve pis giyimli biri yanına gelir ve ona: “İşte sana dünyada vaad olunan azap budur.” der. Sen kimsin diye sorunca, “Senin dünyadaki kötü amelinim.” der. Bunun üzerine günahkâr kişi cehennemde yanma korkusundan, “Allahım! Kıyâmeti çabuk koparma.” diye yalvarır (yani kabir azabına razı olur). (el-fethu’r-rabbânî)
Sende gördüğümü görecekler diye, ödüm kopuyor… hep aklıma geliyorsun, bak gördün mü? senin de gidecek, başka bir yerin yok… kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum söndürmek istedikçe sana yanıyorum… yenildim işte ama yine de seni seviyorum sana bir sarılsam şimdi kırılsa yalnızlığımın kemikleri beni yokluğunla savaştırma kaybederim Özdemir Asaf
Yerdeniz Öyküleri/Yerin Kemikleri
"Bir büyücü eğer şanslıysa hayatında bir kez konuşabilecek birine rastlar."
Sayfa 691 - Metis Yayınları, Çeviren: Çiğdem Erkal YeşilbademliKitabı okudu
Yerdeniz Öyküleri/Yerin Kemikleri
"Dinlemek, insana zor nasip olan bir vergidir; üstelik insanlar kahramanları olsun isterler."
Sayfa 701 - Metis Yayınları, Çeviren: Çiğdem Erkal YeşilbademliKitabı okudu
Reklam
Masaya konulan yenmek zorundaydı, yemeğin kalitesi hakkında konuşmak yasaktı - ancak sen yemekleri çoğunlukla yenilemez bulurdun - Açlığının şiddetinden ve her şeyi hızlı, sıcak ve büyük lokmalar halinde yemeyi sevdiğinden, çocuğun acele etmek zorunda kalırdı; sofrada kasvetli sessizlik olur, uyarılarla bölünürdü:" Önce ye,sonra konuş" Kemikleri dişlerle parçalamak yasaktı, ama sana serbestti. Sirkeyi hüpürdeterek içmek yasaktı, ama sana serbestti. Asıl mesele, ekmeğin düzgün kesilmesiydi; ama bu işi üzerinden sos damlayan bir bıçakla yapıyor olman önemsizdi. Yemek artıklarının yere dökülmemesine dikkat edilmesi gerekiyordu, ama sonunda çoğu senin oturduğun yerin altında olurdu. Sofrada yalnızca yemekle ilgilendirmeliydi, oysa sen tırnaklarını temizleyip keser, kurşun kalemini yontar, kürdanla kulaklarını temizlerdin.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 22. Basım, Franz KafkaKitabı okudu
Geri110
108 öğeden 101 ile 108 arasındakiler gösteriliyor.