sevincim ve umudum yenilenmez bir daha parça parça bölerken kendisini gökyüzü yeryüzü sedeften ölülerle donatılırken
İnsan; sağlam düşünüyorsa; doğru düşünüyorsa; alınterinin süzgecinden geçire geçire düşünüyorsa; putsuz yeryüzü kararlılığı yüreğinde tamsa, eksiksizse; kuşkum yok, o insan taşın içinde yürümeye başlamış demektir.
Reklam
Cehennem, iyi ruhları kötülerden daimi olarak ayrı tutmak için var olan bir yer midir? Deneklerim beni, ruhlarıyla yaptığım bütün alan çalışmalarında, yeryüzü dışında ruhların korkunç acılar çektiği bir yer olmadığı konusunda ikna ettiler. Bana daima,ölümden sonra tüm ruhların sabır ve sevgiyle ihtimam gördükleri bir ruh dünyasına gidildiği anlatılmıştır.
Hiç ışık yok, Ve kimse güneşle tanıştırmayacak beni.
**** ‘’Ürünleri için giderek genişleyen bir Pazar bulma ihtiyacı burjuvaziyi bütün yeryüzü boyunca kovalamaktır.’’ ****
Bizdə əksinə "qurbağaya əl vursan əlinə ziyil çıxar" deyirlər.
Geleneksel Türk Khamlığı’nda insan teni, yeryüzü gibidir. Buna göre yeryüzünde nasıl ki kara kişiler birtakım bölgelere ev yapıp buradan kötü enerjilerini yayabiliyorlarsa, insan teninde de olumsuz enerjiler kendilerine yurt bulabiliyor. Bu kötü yurtlardan biri de nasırdır. Kurbağanın olumsuz enerjileri yutabilme özelliği olduğundan dolayı onları yakınlarına getirmek bile tendeki kötü varlığı def eder. Kurbağayı nasıra sürtmek de iyileştiricidir.
Reklam
Yeryüzü avaredir Yapayalnız ve kurak…
Cadı, yerin, yuvadaki ocağın, yeryüzünü hor görenlerin inkar ettiği yeryüzü dininin büyücüsüdür.
·
Not rated
sen içerde ben dışarda..... oyyy mahpusluk mahpusluk......
Böyle güzel bir şiirin olduğu kitaba ne yorum yapsam anlamsız kalır. Bu nedenle direkt bir şiir bırakıyorum Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın solmuşsun benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
Sevdadır
SevdadırArkadaş Zekai Özger · Mayıs Yayınları · 20011,667 okunma
Hasan-ı Basri (rh) şöyle derdi: "Budalalar olmasaydı, yeryüzü batırılırdı. Salihler olmasaydı, ümmet heläk olurdu. Alimler olmasaydı, insanlar hayvanlar gibi olurdu. Sultanlar olmasaydı, insanlar birbirlerini yerdi. Ahmaklar olmasaydı, dünya harap olurdu. Rüzgar olmasaydı, yeryüzü ve gökyüzünde bulunan her şey kirlenirdi."
Reklam
Ve sen, sen, yolunu şaşırmış heyecanlı ütopyacı yani zavallı yalnız ütopist, neyin ve nasıl olduğunu bildiğin hâlde durumun o neden onların yoluna çıkıyorsun ki? Gerçekten itaatkâr bir kurban gibi kendini, titreyen ellerle şovmen ordusuna mı sunacaksın? Hatta onlara aşkını bir tepside sunarak alın ama yeter ki bize engel olmayın mı diyeceksin? Bu, senin yaşamın anlamı ve güzelliği dediğin şeyden, Tanrı'nın bahşettiği sonsuzluk hediyesinden zorunlu bir kopuş olacaktır zira aşk, evrenin armağanı ve sonsuzluğun potansiyelinden gelen bir enerjidir. Bu nedenle, birleşmenin coşkusunu, sonsuzluk ve dünyevi yaşamın etkileşiminin doruk noktası olarak açıklayabiliriz ve bu yüzden şiddetli tutkuların ve aşk şehvetinin zaferi, gökyüzü ve yeryüzü arasındaki ilişkinin karmaşıklığını belirleyen trajedi ve dramı içinde barındırır. Her aşk hikâyesini kaçınılmaz ölüm sonlandırır ancak Tanrı'dan gelen sevginin sonsuzluk kotası, sonraki nesillere aktarılır ve onlar da sevgiye teslim olacak ve sevgi yoluyla sonsuzluk akışına katılacaklardır. Ancak yıkıcı güçler her seferinde aşk dünyasına sinsice saldıracaklardır. Çünkü bunlardan birçoğu insanın özündeki karanlık mağaralarda saklanmaktadırlar ve daha sofistike hâle gelmektedirler. Bu nedenle insanlardaki iç mücadele hiç azalmıyor.
Sayfa 52 - Ketebe YayıneviKitabı okudu
Denizler dalgalar dövdü beni, sert rüzgârlar yurt bildi zirvelerimi. Kırıldım, söküldüm, ufalandım; döndüm bitiştim tekrar kendime açsan, kırsan, baksan; bütün yeryüzü, her zerremde.
Sayfa 35 - Metis Yayınları - Dördüncü Basım: Kasım 2011Kitabı okuyor
Nefes alır ve hareket eder tüm ölümlü varlıklar,İnsandan daha zayıf hiçbir şey doğurmaz yeryüzü. Homer
Dörtlü
“Heidegger felsefesinde şey ve dörtlü arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yazar temel olarak Heidegger felsefesinde yeryüzü, gökyüzü, tanrısal olanlar ve ölümlü olmanın bir araya gelmesi olan dörtlünün; şeyin ne manaya geldiği ve onun nasıl anlaşıldığını kavramak için anahtar kavram olduğunu iddia etmektedir. Dörtlünün iki temel özelliği vardır. Birincisi dörtlü şeyi oluşturandır.İkincisi dörtlüyle birlikte şey ilişkisel olarak var olur. Yazara göre, şeyi ilişkisel olarak anlamak için, şey hakkındaki özcü yaklaşımları terk etmeliyiz. Onun yerine şey ayna üzerinde şeyin oynaması olarak görülmelidir. Bu aynada, dörtlünün her biri kendince ayna üzerinde aksettirir. Her biri kendi rolünü ilişkisel biçimde oynar. Yeryüzü taşıyıcı olarak şeyin maddeselliğidir. Gökyüzü yeryüzünün kendini gösterdiği mekândır. O değişimin ve hareketin mekânıdır. Günler ve mevsimler gökyüzü aracılığıyla değişir. Tanrısal olanlar mesajlardır. Son olarak,ölümlü olma dünyaya maruz kalma ve açık olmanın imkânıdır..”
Ayşe

Ayşe

@TNayse
·
03 May 19:36
Bilinçdışı ikonik bir imge olarak varolan rakamsal bağlamlar ..
Dörtlü kavramının (quaternarium, quaternity) uzun bir geçmişi vardır. Bu kavram, sadece hristiyan ikonolojisinde ve mistik düşüncesinde ortaya çıkmaz, Gnostik felsefesinde ve ondan daha önceye, ta sekizinci yüz yıla kadar olan ortaçağda, belki de daha büyük bir rol oynar. Bu rüyada, dörtlü, bilinçdışının yarattığı dinsel kültün en önemli örneğidir.
Etrafında yalnızca ölüm ve felaket olduğunu görmüş; nasıl ki bir zamanlar dünyayı sular bastıysa, şimdi de ateş çemberi sarmış her yerini. Bu nedenle güvercin kanatlarını açmış, yerle bir olan ormandan başka bir memleket, barışın hüküm sürdüğü bir yer bulmak için uçmuş. Barışı bulmak için dünyamızın üzerinde uçup durmuş, fakat ne tarafa doğru uçtuysa sadece bu yıldırımları ve insanların şimşeklerini görmüş, dünyanın her yerinde savaş varmış. Bir zamanlar sular altında kaldığı gibi kan ve ateş denizi altında kalmış yeryüzü, tufan geri gelmiş; güvercin dinleneceği bir yer bulmak için tüm ülkelerin üzerinden, içinden uçmuş (...) (...) Felaket tufanı gittikçe daha da yükselmiş ve insanlığın üzerine çökmüş, gitgide daha da yayılmış yangın. Ne yazık ki bugün bile hala dinlenecek bir yer bulamadı güvercin, insanlık da barışı bulamadı hala; fakat güvercin aradığını bulamadan evine dönemez, bulamayınca da sonsuza kadar dinlenemez.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.