Nobel ödüllü yazar, José Saramago’nun çok beğenilen bu eseri, bir ülkenin düştüğü kaos ortamında, bir kadının direnişini ve çevresindekileri örgütlemesiyle gösterdikleri dayanışmayı anlatıyor.
Sürücü, trafikte kırmızı ışığı görmesiyle durur. Yeşil ışık yanar ancak adam hareket edemez çünkü gözleri aniden kör olmuştur. Polis yardımıyla eve giden adamı, karısı doktora götürür ancak muayenede hiçbir sonuç alınamaz. O gece kör adamı muayene eden doktor da onunla aynı muayenede bulunan başkaları da bir salgına yakalanmışçasına hızla kör olacaktır. Hükümet, ne olduğunu anlayıp bir çözüm bulana kadar körlerin karantina altında kalmasına karar verilir. Körleri toplayıp bir akıl hastanesine kapatır ve tecrit ederler. Körlük, ülkede yayıldıkça kaos oluşur. Kocasını yalnız bırakmamak için kör olduğunu söyleyerek onunla hastaneye kapatılan bir kadın, beraber olduğu körleri dayanışmaya teşvik eder. Zorlu mücadelelerinde birlikte hareket ederler ve karantina günlerinden sonra nihayet özgür kalmayı başarırlar ancak özgür kaldıkları dünya, tümüyle körlükten ibarettir. Kitap, isimsiz karakterleri ve distopik anlatımıyla körlüğü bir duyu kaybı olarak tanımlamanın çok ötesinde ele alınmaktadır. “Körlük”e göre gerçek körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır.