Korku sevmeye engel. Anlıyorum ki korkaklar sevemiyor. Savaştan korktuğu için sevemedi Fransa'yi, sömürüden korktuğu için kaçtı Afrika'dan, makinalardan korktuğu için duramadı Amerika'da. Murailiğe dayanamadığı için tutunamadı tekrar döndüğü Fransa'da. Savaşta öldürülmekten korkuyordu, barışta alçaklıktan gebermekten.
Kim bilir yolculuk etmek düş gücünü çalıştırıyordu. Kendini arıyordu, özünü bulmaya çalışıyordu belki? Bir tutam şehvet bakiri, eser miktarda dehşet bakiri olsa bulurdu aradığını. Tabi bağımsızlığı en büyük zaafı olmasaydı.
Nazım'in da dediği gibi;
Ne diyeyim, dilerim ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden aldıkları umut!
Dünya adaletsiz çocuk!
Dünya zorba.
Elbet eşitleneceğiz o gün kıyamda.
Bu kekeme, toz ve duman sözlerimi iyi belle,
Bahara kalmaz, gelirim yanına.
Sözcüklerle oynamasını çok seven, onları kılıktan kılığa sokan, rengarenk boyayan Yiğit Bener çevirisi ile okumasi keyifli ama bir o kadar da zor bir roman.